14 Mayıs 2012 Pazartesi

COPACABANA PLAJI



Sevgili Blog,


Var ya bazen o kadar hızlı çözümler üretiyor ki kader midir hayat mıdır ne zıkkımsa; ben bile şaşıyorum. Cumartesi gecesi, onlarca ve hatta yüzlerce fanatiğin arasında bulduğum (aslında beni bulan) GözGöz’lüye selam ederim (aha bunun adı da bu kalacak). Her ne kadar masadan Külkedisi gibi koşarak kalkmam gerekmiş ve bu arada üzerime kırmızı şarap kadehini devirmiş olsam da; sonuçta beni aradı. Bu konu hakkında konuşacak malzememiz olup olmayacağını, çivi çiviyi söker mi sökmez mi, ilerleyen günlerde göreceğiz. Şu anda bu satırları okumadığını bildiğim için rahatlıkla gayet düzgün bir adam olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim. Buradan itibaren de susarım. En azından şimdilik…

Bunun dışında bir havadis daha: Bizim “date”, yeniden Fransa topraklarına döndü. (Kaçıranlar ve merak edenler için: http://barikaninkuyusu.blogspot.com/2011/07/date-demek-ne-demek.html , http://barikaninkuyusu.blogspot.com/2011/07/hala-bir-karsiligi-bulunamayan-date.html ). Bildiğiniz üzere kendisini en son, çektiği kısa filmin montajsız ham halini izledikten sonra, bunu kurgulasın diye Paris’e yollamıştık. Ki üzerinden neredeyse 7-8 ay geçti. Sizin izlemediğiniz daha doğrusu benim paylaşmadığım zaman aralığında önce oradan ayrılıp Berlin’e yerleşti. Arkasından bir iş teklifi üzerine (sıkı durun) Copacabana Beach, hani şu Rio’da olan, hani Brezilya’da ki Rio’da olan Copacabana Beach’e taşındı. Ya Copacabana Beach nedir arkadaşım ya? Ayağında parmak arası terlik, elinde ikiye bölünmüş bir Hindistan cevizine doldurulmuş alkol kokteyli ile samba yapan bir adam oldu çıktı herif! (#ezikböcek’in yüzünü görebiliyorum şu anda)Bir de giderken bana da “gelsene” demedi mi? Dedi, dedi de işte o zaman yanlış zamandı. O, Berlin’deyken buluşmakla ilgili çok konuştuk. Hatta ben cart diye bizimkilere de yumurtladım. Arkadaşım olacak akıllılar az daha beni hava alanına göndereceklerdi apar topar. Aileye gelince; halam şiddetle desteklerken, babam ve kardeşim şiddetle karşı çıktılar. Hatta kardeşim “yağız Türk delikanlılarının suyu mu çıktı” şeklinde kesinlikle tuhaf ve gereksiz bir yorum yaptı. Kendisine de söylediğim gibi “evet, çıktı”. Ayrıca yağızı bilmem ama delikanlı olanını bulmak baya zor canım benim. Her neyse zaten annem çekimser kaldı. Yani şöyle; ben “gitmeyeceğim anne” dedim, o da “E herhalde” dedi. Ben de buradan bu konuda hala kararsız olduğu fikrine vardım. Ama “date” yeniden Paris’e dönünce ve benim yaz tatili için bir Fransa turu düşündüğümü öğrenince yeniden davetlere başladı. Valla Allah büyük, düşünebiliriz. Hem bakalım yazdığı “uluslararası sosyalleşme rehberi” ne durumda.

Ha bir de söylemem gereken ama birkaç gündür ertelediğim bir şey daha var: peçete, sahibini daha doğrusu muhatabını buldu. O kadar.

Ve hepsinden çok ama çok alakasız olarak: Bu sene Efes One Love Festival’e Damien Rice geliyor. Hani Closer’da (yaman filmler listesi) çalan The Blower’s Daughter (yaman şarkılar listesi) söyleyen (bizi bu şarkıyla ve bu adamla tanıştıran sevgili #obsesifmakinist’e de sevgiler, saygılar) adam. Adam ya… Bak dinleyin, hatırlayacaksınız:
 http://www.youtube.com/watch?v=5YXVMCHG-Nk

Not: Evet, üstte ki resim Copacabana Beach resmidir. E ne yapalım, gidemedik. Adamı daraltmayın ya!

3 yorum:

  1. Bu şarkı çok güzel oldu. Teşekkürler hatırlattığın için...

    YanıtlaSil
  2. Gercekten de super oldu hatırlattığın. :) raflardan cok anılar cikti...

    YanıtlaSil