31 Ağustos 2015 Pazartesi

Barika'nın kuyusu: BARİKA'NIN A HALİ

Barika'nın kuyusu: BARİKA'NIN A HALİ: Merak etmeyin, hala hayattayım! Bu hafta sonu yine yağmurlu bir hava var ve ben de yeşil çayımı içerken sizin için Barika'nın tu...

BARİKA'NIN A HALİ




Merak etmeyin, hala hayattayım!

Bu hafta sonu yine yağmurlu bir hava var ve ben de yeşil çayımı içerken sizin için Barika'nın tuhaf aşk hayatının bir kaç aylık güncellemesini yapayım dedim.

Herkesin bildiği (ve artık herkesin duymaktan bıktığı) üzere kendisi kalkıp 6000 km yol gitti ama hayatının bazı alanlarında 6 milimetre bile bir şey değiştiremedi.

Misal; ortamlarda en olmayacak, oldurulamayacak, yakınından bile geçilmeyecek, yok daha neler sınıfında hangi adam varsa hala önce ona gidiyor. Bodoslama gidiyor. Hatta bazen o kadar bodoslama gidiyor ki kafayı gözü yarıyor.

Başka bir misal; evli yahut başı bağlı o da olmadı eşcinsel adamı bulup beğenmek konusunda hala hedefi tam 12'den vuruyor. Bu yaşa gelene kadar kapılan kapılmış farkında ama bazen de hayatının aşkı olabilecek adamı (abartıyor da olabilir) bir ayla falan kaçırıyor, yazık oluyor.

Ayarsızlık konusunda bir gıdım düzelme yok... Ama şanssız da gariban...
Neden derseniz; o da bir misal:
O kadar milletten bu kadar insanın toplandığı yerde Barika'ya hayran iki adam düştü: biri Türk biri de Bangladeşli.

İbrahimoviç gibi üçüncü şahıs ağzıyla konuşmayı bırakırsak şöyle devam edelim:
Irkçı mıyım, tabi ki hayır! Ama neticede "bitmek üzere olan evliliği" ne rağmen cümle alemin içinde hayranlığını ilan eden adam değil Türk, İrlandalı da olsa (tamam, burada bir es olabilir) aynı cevabı alırdı. Ay bi de utanmadan "çocuklarla zor oluyor" demesin mi! Bunca cesareti bu adamlara hanginiz verdiyse bir adım öne çıksın, ağzına kürekle vuracağım! Hak etmiş!

Gördüğünüz gibi ırkçı olacaksam bir tek Türklere olmak üzereyim, az kaldı. "Gurbet elde kendi milletine yaklaşırsın" teorisi ben de "gurbet elde kendi milletinden soğursun" a dönüşmek üzere.
Ayrıca kadınlara "sen güzelliğinin farkında değilsin" salvosu ile gelmeyi bırakın yahu, vallahi komik bile değil artık! O kadar "selfie" çekiyoruz, nerede nasıl durunca ne kadar güzel olabiliyoruz baya öğrendik, sağ olun. Ondan önce de ayna kullanıyorduk mesela...

Bengalli hayranıma gelince, çok utangaç ve çok kibar bir çocuk ama işte o kadar. Zaten bilirsiniz, biz ayarsız hatunlar iyi kalpli, kibar adamları hep "arkadaş" olarak severiz. Öküzlükten nasibini alması lazım ki ilgimizi çekebilsin. Hayır, sonra neden ağlarız o da ayrı mesele. Dur yine sinirlendim; nerede benim yeşil çayım!

Ha bunlar karşıdan gelen ataklar, bir de takımın kontra atakları var ki sonuç komple sıfır. Guiza'dan beterim şut çekme konusunda. Vurduğum semaya gidiyor! En son vukuatla bünyede alkol varken telefonu en yakın toprak parçasına gömmem gerektiğini bir kere daha öğrendim. Benim ayağımın fotoğrafının elin adamının telefonunda ne işi var!

Böyle söyleyince tuhaf oldu, açıklamaya kalksam daha da tuhaf olacak. Zaten ben de sabah kendime açıklamaya çalıştım olmadı. Bu arada sabahın beşinde kendilerinden bu konu ile ilgili ayrıca açıklama istediğim bir oda dolusu şeker insana sabırları için teşekkürü bir borç bilirim (onlar kendini bildi). Bu açıklanması zor olayı temizlemek için o şahsa yaptığım açıklama da havası kaçmış uçan balon gibi fiyyy diye büzüldü, kayboldu gitti. Kendini tekrar gördüğümde ben de kaybolup gideceğim sanırım...

Neyse, gördüğünüz gibi şehir ya da ülke fark etmeksizin Barika'nın kafa karıştıran maceraları devam ediyor. Bu arada; kumar ve aşkta kazanma arasındaki ters orantıyı da bozmuş olabilirim. Şöyle ki; rulet masasından kar-zarar olmadan nötr kalktım ama aşkta kesin kaybettim. Bu durumda teori ne tarafa yatmış oldu bilemedim...

Not: Üstteki resim havası kaçmış balonu temsil etmektedir, sevgiler
 

2 Ağustos 2015 Pazar

BARİKA ÇEŞME'DE...


 


Ramazan nedeniyle necefli maşrapa ile ara verdiğimiz yayınımıza geri dönüyoruz. Hoş geldin ya şehr-i Ağustos! Her ayı sıcak olan memleketimiz Bangladeş için çok anlamlı olmasa da Türkiye ahalisi için sıcaklar hakkında şikayetlenme ve iki gün öncesine kadar "ay yaz da bi türlü gelemedi" diye sitem eden kendileri değilmiş gibi bu sefer de sıcağa sayıp sövme zamanı olduğu için anlamlı olabilir.
Bayram tatili sayesinde ülkemizin güzel (ama kalabalık) kıyılarındaki güzel (ama kalabalık) tatil beldelerindeki kalabalığın içindeki gurbetçi kontenjanında @ezikböcek le beraber yerlerimizi aldık. Ve canımızdan bezdik! En azından ben bezdim.

Çeşme'yi severim, herkes bilir. Ilıca, Paşa Limanı, merkez fark etmez denizini, sokaklarını, kumrusunu... Ama bu sefer beni yordu. Neden derseniz: Gerçek bir işgal görmek istiyorsanız bayram zamanı Çeşme'ye gitmenizi tavsiye ederim. Ülkenin dört bir yanından -ülkenin çünkü %100 Türk turist popülasyonu olan tek tatil yöremiz olabilir- ama özellikle İstanbul'dan kelimenin gerçek anlamıyla insan akmıştı beldeye. Güya trafikten ve kalabalıktan kaçıp tatile gelen bu İstanbullu küçük burjuva ahalisi burada kendi trafiğini ve kalabalığını yaratarak tatilimizi baya ironik hale getirdi. Bu arada Çeşme derken çevresini de buna dahil ediyoruz, atlamayın. Akşam olduğunda ise Çeşme nefes alınabilecek bir hale geliyor, merak etmeyin çünkü bütün kadro paket halinde Alaçatı'ya taşınıyor!

Hayatımın on beşi yılında İzmir'de yaşadığım için bazılarınız daha kollukla yüzerken ben Altın Yunus'ta akşam yemeği yiyordum (ay çok havalı oldu).Yani Alaçatı'nın sadece bir "rüzgarlı bayır" olduğu zamanları hatırlıyorum. İnanılmaz bir reklam-pazarlama, kulaktan kulağa yayma becerisi ile Alaçatı son bir kaç senede eskinin Bodrum'u oluverdi. Gece yarısı bile olsa sokaklarında yürümek için insan trafiğinin azalmasını beklemeniz gerekiyor. Bu beklemenin en iyi yolu da bulduğunuz ilk bara çöküp içmeye başlamak. Size abartıyormuşum gelen ama aslında abartmadığım bu kalabalığın oluşmasında temel etken tabi ki bayram tatili. Aklı olan bu yörelere bayram tatili gibi herkesin aynı anda ipinden salındığı zamanlarda gelmez. Gelirse de benim gibi bir kaç gün içinde insan nefreti ile dolup taşabilir.

Ha diyelim oldu da bizim hatamıza düşüp bu güruha karıştınız. Önerilerimiz:

1: En uzaktaki plajı bulun! Altınkum gibi suyu soğuk olduğu için herkes giremez dediğimiz yerde bile plajın kapısından insanları "yerimiz kalmadı" diye çeviriyorlardı o yüzden siz daha da ileri gidin. Yani Çeşme'de kalıyoruz diye elinizi korkak alıştırmayın Foça'ya kadar yolunuz var, gidin!

2: Akşamları bir yerlerde bi şeyler içecekseniz ya akşam saat 4 de bir yere oturup başlayın ya da gece 1 de çıkın. İkisinin arasındaki zaman diliminde yer bulamayabilirsiniz.

3: Sabırlı olun. Benim diyen hümanisti yoldan çıkaran, benim diyen Türk milliyetçisini insanından soğutan bir görüntü oluyor, aldanmayın. Kalabalıktan o, ülkemizin güzel mozaiğinden. Endişe etmeyin, geçecek.

4: Hayal gücünüzü serbest bırakın. Ülkenizde yaşayan insanların sıkıcı olduğunu düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Meğersem biz küçük bir Amsterdammışız da haberimiz yokmuş ya da küçük bir İbiza! Memlekette bu kadar marjinal tip varmış da ben neden habersizmişim. Elektronik müzik festivali olan beachlerden birinin açık otoparkında arabaların kapıları açık, son ses müzikle ve kaportalarındaki içki servisi ile kendi partilerini veren tiplerden; plajdaki barın üzerinden saçlarını savurarak dans eden kızlara kadar... (Tamam bir gece önce mekandaki barmenin içkiyi şişeyle üzerine dökerek içirdiği bendim ve içki su gibi aktı deyimini canlandırmış olabilirim ama olsun, bu genel bir yorum) Dövme ve saç şekilleri konusu ise ayrı bir yazı konusu olabilecek kadar genişti, burada girmeye gerek yok. Yani ülkenin durumundaki sıkıcılığı unutmanız çok kolay burada.

Genel önerilerimiz bunlar. Bunun dışında kendinizi kafanızda hortlayacak "ya bu nasıl bir hayat farkı, burada nasıl yaşıyor insanlar orada nasıl" karşılaştırmaları için hazırlayın. Bu beldeler ülkedeki gelir ve yaşam seviyesi farkını suratınıza lodostan hızlı çarpıyor. Lodos demişken, bu memleketin esmeyen yeri olmadığı için lodosla barışın.

Yazının kıssadan hissesi Çeşme'ye bayramda gitmeyin. O canım kıyıların, denizin, balığın, rakının, gün batımının, gece yarısı kumru yemenin tadını çıkarmak istiyorsanız bayram hariç herhangi bir zaman gidin. Herhangi bir zaman...