26 Temmuz 2011 Salı

"DATE" DEMEK NE DEMEK?


Ya bu buluşma-görüşme işleri nasıl oluyordu tam olarak? Şimdi bu saatte abuk bir soru gibi gelebilir ama aslında değil. İnsan yapmadıkça unutuyor galiba. Bisiklete binmek gibi falan değil hayır, onu söylemeyin. En azından bana değil. Ayrıca hali hazırda tanıdığın insanlarla görüşmek; buluşmaktan sayılmaz. Orada her şekilde bir muhabbet var. Tedirginliğe lüzum yok. Fakat burada neredeyse bir "date" ten söz ediyoruz cicim!
Bu kelime de nasıl tuhaf durdu Türkçe'de. Karşılığınada bir şey koyamıyorum ki! Randevu: bunu doktora giderken kullanır insan ya da ne bileyim kuaföre falan. Buluşma: şimdi bunun da bir sürü başka anlamı var. Çok genel bir eylem oldu. Görüşme de olabilir ama o da buluşma gibi sanki. Velhasıl, bulamadım.
Tamam, asıl konuya gelelim. Mesela, ilk karşılaşma anında ne yapılır? Sadece elini mi sıkayım, yoksa aynı anda yanağından da öpeyim mi? Sarılayım mı? Oha, yok, sarılmayayım; bu biraz fazla olur. Elimi ayağımı bir yerlere sığdırayım ama. Sonra, kesinlikle aç karna gitmeyeyim, midem bulanıyor. Tansiyonum falan düşer, neme lazım. Ulen sanki Kıvanç Tatlıtuğ la buluşuyorum. Hayır, zaten onunla buluşacak olsam şu anda bunları yazmak yerine, steril bir odada, beyaz duvarlara bakarak ve su sesi dinleyerek sakinleşmeye çalışıyor olurdum. O yüzden abartmayalım.
Kahve içmek lazım. Alkol değil. İlk buluşmada alkol, çok yanlış bir karar. Aslında her buluşmada alkol, yanlış bir karar ya neyse. Kendine mukayet olabilme seviyesini azami miktarda tutmakta fayda var.
Yemek olmaz. Çok uzun bir süre alıyor yemek yemek. Riskli. Belki sıkılırım, belki daralırım, öyle bir durumda yemek bitse de gitsem diye kurdeşen dökmeye gerek yok. Altı üstü bir fincen kahve, içer kalkarım. Konuşmaya devam edesim gelirse ikinci fincana döner, gelmezse orada kalır. Süper, tamam.
Kıyafet konusuna gelince: öyle etekler, elbiseler, topuklu ayakkabılar yok. Sade olsun. Sade olsun derken, bir eşofman bir tişört giyip gidelim de demedim tabi. Yani normal olsun. Her zamankinden belki biraz daha özenli ama biraz. Simli göz farı filan sürmeye lüzum yok mesela. Kot pantolon iyidir. Şöyle hoş bir bluzla şık da durur. Zaten iyi ki biri (Amerikalı maden işçilerine selamlar) bu kot pantolon denen mereti icat etmiş yoksa biz "modern kadınlar" ne giyecektik acaba? (modern kadınlar kısmına daha sonra da değinebiliriz).
Başka? Ah bir de sonunda ne olacağı var değil mi? İlk buluşmalar her yere doğru gidebilir. Buna dip seviyesi de dahil... Yani ya birbirimizden kaçarak uzaklaşacağız (hıaaghhhh nidası ile) ya da kırılıp bükülerek, flörtöz ve dışarıdan bakılınca kesinlikle IQ seviyemizi 50 civarında gösteren muhabbetler arasında ikinci bir buluşma ayarlayacağız. Kim bilir?
Kimi bilmem ama siz bilebilirsiniz.
Arkası yarın...

2 yorum: