28 Temmuz 2011 Perşembe

HALA BİR KARŞILIĞI BULUNAMAYAN "DATE" NOTLARI VOL.1


Beklenen yazıyı yazalım artık değil mi? Valla "arkası yarın" konusunda baya bir tutkulu gördüm sizi. (kastettiğim kişiler üzerine alınabilirler).
Tamam, hemen konuya girelim: hayır, kötü geçmedi. İyi geçti. Başardım ve kesinlikle alkol almadım. Önümde duran, rokalı balık tabağına bakıp bir kadeh rakı için gözümde biriken yaşları sildim ve içmedim. Aferin bana!
Ah nasıl yaptın diye sormayın ama bir de adama o balıkları eliyle yedirdim ya (elimle demedim eliyle dedim), ne desek boş artık. Türk adet ve geleneklerini öğreteceğiz derken abarttık mı ne? Program akışını veriyorum:
Kahve eşliğinde günlük (iş, güç, ev) konuların konuşulup "hadi ya, öyle mi oldu, iyi yapmışsın" kalıplarının rahatça kullanılması.
Arkasından yemek eşliğinde (işte evet burası benim fikir değiştirdiğim yer oluyor. Ne demiştik? Eğer sadece kahve içecek kadar katlanabileceksek sadece kahve içeriz, içmeliyiz yoksa yemeğe yazık. direkt yağ mağ değil, sinir oluyor o etler sonra vücuda) daha derin mezvulara geçiş: aile, gelecek planları. Bir anda kendimi "galiba ben İzmir de öleceğim" derken buldum. Düşünün yani...
Son olarak yemek üstüne çay. E Türk geleneklerini de anlatıyoruz dedik ya. Yemeğin üstüne çay içilmeyen bir Türk evi olur mu? "Çaysamak" diye bir laf var dilimizde yahu. Ki benim yemekten sonra çay içmezsem ya başım ağrır ya midem.
Kısacası baya bir zaman dilimi söz konusu ve buna rağmen iyi geçti. Gerçi O, daha ilk buluşmada elle balık yiyecek kadar ileri gitmemizi biraz hızlı bulduğunu belirtti ama olsun, ben yatışırdım. Ya bir de birilerinin sizinle ilgili planlar yapması duygusu iyi bir şeymiş. Ben bu duyguyu pek hatırlamıyorum hatta biliyor muyum ondan bile emin değilim. Normal olan şeyler bile anormal gelebiliyor işte bu yüzden.
Adama anlattık işte; yönsüzlüğümüzü, eski kitapları koklamayı neden sevdiğimizi, Galata kulesine düşkünlüğümüzü (ki bu konu onun başka bir yapıya düşkünlüğünden çıktı, böylece masada ki tek taş sevdalısı ben değildim, belli oldu), falan filan gibi ufak tefek şeyleri. Büyük parçalar için henüz çok erkendi çünkü... Erken yani...

Yani arkadaşlar, ilk seferi kazasız belasız atlattık. Şimdi normalde ikincisini planlamamız gerekiyor. Gerekiyor değil mi? O da öyle söylüyor zaten. Yani söyledi. Bu, iyi bir şey değil mi? Evet, bence de iyi bir şey.
Göreceğiz bakalım... Neydi: arkası yarın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder