28 Şubat 2013 Perşembe

Barika'nın kuyusu: BAZI ZAMAN DİLİMLERİ

Barika'nın kuyusu: BAZI ZAMAN DİLİMLERİ: Eh be Barika, senin şansının döndüğü gün; yurtta ve dış temsilciliklerde törenlerle kutlanacak. Hatta evinin kapısının önüne çelenk konaca...

BAZI ZAMAN DİLİMLERİ

Eh be Barika, senin şansının döndüğü gün; yurtta ve dış temsilciliklerde törenlerle kutlanacak. Hatta evinin kapısının önüne çelenk konacak. Hatta o gün, ulusal tatil ilan edilecek. 
Hayal kırıklığı desem değil, beklenti desem değil, umduğunu bulamamak desem değil, ne desem boş desem daha iyi gibi. Ki boş...
Bi daha da "acaba" dersen, o hastane odasında enfeksiyon kapan piercingin düşsün e mi?!
Enfeksiyon demişken, yaptırdığım günden beri ne şişen ne de kızaran, gayet sağlıklı ve güzelce yaşayıp gittiğimi piercingimiz, hastane odalarından nasibini alıp kızarıp şişti. Şimdi de kaşınıyor. Üzülmekteyim...
Hangi hastane odası ya da neden hastane odası şeklindeki sorulara başka bir yazıda cevap vereceğim. Şimdilik herkes iyi biliniz, merakta kalmayınız.
De benim kafa çok iyi değil. Kafa izni denen şeyin nedenini tam olarak anlamak üzereyim. Zaten bu yazı da kafamın dağınıklığının yükselen tansiyonumla flörtü neticesinde doğmuştur. Flört aşamasında korunmak gerektiğinin canlı bir örneğidir. Flört konusuna gelince; ilk paragrafı tekrar okuyunuz. İkinciyi bile okuyabilirsiniz.
Ya da siz bu yazıyı hepten yok sayın, ben kafayı toplayınca bir daha yazayım. Ayrıca kimse kimseye nefes üflemez; suni teneffüs beklemeyin, derin derin nefes alın.




15 Şubat 2013 Cuma

Barika'nın kuyusu: PARALEL EVRENLER

Barika'nın kuyusu: PARALEL EVRENLER: Paralel Gerçeklik:   Kuantum mekaniğinden  türetilen  paralel evren  kuramının farklı bir bakış açısına göre, maddenin aynı anda ...

PARALEL EVRENLER





Paralel Gerçeklik: Kuantum mekaniğinden türetilen paralel evren kuramının farklı bir bakış açısına göre, maddenin aynı anda birden fazla koordinatsal alan içinde var olabileceği ön görüsüyle oluşturulmuş kavramsal Big Bang genişleme kuramına uygun bir alternatif sunmaktadır. (Vikipedi)

Hali hazırda içinde bulunduğun durumdan memnun değilsindir. Yetersizdir. Tatmin olamıyorsundur. Falandır filandır. Ama olduğun yerde duruyorsundur çünkü “alışmak sevmekten daha zor geliyor”dur.  Sen de kendine paralel bir evren yaratırsın. Aynı zaman diliminde farklı kişilerle, farklı işlerle, farklı şeylerle...
Gün aynıdır, gece aynıdır. Yer aynıdır, mekan aynıdır. Ama kafa farklıdır. Çünkü kafa orada değildir, başka yerdedir. Kendine gidecek bir yer bulmuştur; yerinde durmaz. Cismen olduğu yerde sayıyor gibi görünse de, kısmen oradadır; kısmen diğer taraftadır... 
Zaman içinde çekiştirmekten incelttiği, liflerine kadar görünen o ip kopsun çünkü kopacak diye beklerken oyalanmakta mıdır yoksa aslında farkında olmadan yeni bir ip mi örmektedir?
Yaptığının farkındadır ama bilmeze yatmaktadır. “Ne alakası var canım” kafasında hatta “aslında öyle değil” ayarındadır ki bu ayarsızlıktır.
Ama inkar, eyleme engel değil; bahanedir her zaman. Kendinden kaçtığın sürece etrafını ikna etmen kolaydır. Gel gör ki çan eğrisi her şeyde geçerlidir. İnkarın ömrü de ayyuka çıktığı yere kadardır.

İşte bu yüzden, sırf bu yüzden işte (yine mi Destina) ayna kullanınız. 


12 Şubat 2013 Salı

Barika'nın kuyusu: DÜZ MANTIK

Barika'nın kuyusu: DÜZ MANTIK: Aşık insanlarla ilgili bir tespitim var: dünyadan soyutlanıyorlar. Ciddiyim. Nasıl yani derseniz şu şekilde: dünya yıkılıyor umurla...

DÜZ MANTIK




Aşık insanlarla ilgili bir tespitim var: dünyadan soyutlanıyorlar. Ciddiyim. Nasıl yani derseniz şu şekilde: dünya yıkılıyor umurlarında olmuyor.

Japonya’da 8 şiddetinde deprem olmuş,  Arap baharı gelmiş-geç(eme)miş, Rusya’da uçak düşmüş,  Suriye sınırında bomba patlamış, kırk yıllık Esad, Esed olmuş, İmralı diye birisiyle görüşmelere başlanmış, Grup Yorum elemanları sağır edilmiş, kolu bacağı kırılmış, Kuzey Kore nükleer denemelerde bulunucam derken küçük ve tatlı bir atom bombası patlatmış, ilaç firmaları çok para harcadıkları halde bir halta erişemedikleri için Alzheimer tedavisini aramayı bırakmışlar, kabine revize olmuş, dört bakan değişmiş,  Hindistan’da 23 yaşında bir genç kız toplu tecavüz sonucu ölmüş, Toktamış Ateş vefat etmiş, Müslüm Gürses komadan çıkmış, Kıvanç Tatlıtuğ ve Azra Akın ayrılmış, Gotye iki tane Grammy kazanmış, Celal ile Ceren imdb’den 1,7 puan almış, Tarantino western film çekmiş, Jodie Foster sinemayı bırakmış…….

E? Yüzlerindeki bakışın değişmesi ve bu konulara ilgileri en fazla 30 saniye; sonra aynen kaldıkları yere geri dönüyorlar. Hacı yatmaz gibiler; ne kadar eğerseniz eğin, eski yerlerine geliyorlar. İnanılmaz bir konsantrasyon! 
Böyle dediğime bakmayın, ben de öyleymişimdir belki. Etraf kaynarken, dünya yanarken, ülke çalkalanırken benim gündemim sadece "bana neden mail atmadı ya bu sabah" olmuştur zamanında belki. Hiç derdim yokmuş ya da dertsiz başıma dert arıyormuşum gibi, iki kaşın kalkışına takılıp bir koca gece uykusuz kalmışımdır belki.Yani...

Zaten mantık yürütürsek: Aşk, aptallıktır. Aptallık, mutluluktur. Aşk, mutluluktur. Mutlu günler bittiğinde geriye sadece "aptal mıydım ben acaba" sorgusunun kalmasının nedeni de bu temeldir. Yani...

7 Şubat 2013 Perşembe

Barika'nın kuyusu: BİTMEYEN SENFONİ

Barika'nın kuyusu: BİTMEYEN SENFONİ: Dilerim bir gün bütün ev sahipleri yeniden kiracı olur! Diyerek bilmem kaçıncı ev taşıma konulu yazıma başlıyorum. Beklenenin aksine ...

BİTMEYEN SENFONİ



Dilerim bir gün bütün ev sahipleri yeniden kiracı olur!

Diyerek bilmem kaçıncı ev taşıma konulu yazıma başlıyorum. Beklenenin aksine öncekilerden daha az sorunlu bir taşınma süreci oldu o yüzden çok abuk şeyler yazamayacağım.
Sen ne halt yemeye yine taşındın başlıklı soru tipleri için genel cevabımız: sıkıldık yahu! Bizim ev -eski ev- bilindiği üzere aslında yazlık olması için yapılmış. Ahşap doğramalarındaki on santimlik açıklıklar nedeniyle evin içinde güney doğu yönünden keşişleme, kuzey batı yönünden karayel (tabi ki kopya çektim!) esmekteydi. Bu cereyan yüzünden biz ayda bilmem kaç yüz milyon tl (tabi ki eski paramızla) fatura ödediğimiz kombimizle evi değilse bile bütün mahalleyi ısıtıyorduk. Tam da bu esnada bizim bir gün daire boşalmasını beklediğimiz memlekette daire bulduk. Orası da neresi diyenler için artık #obsesifmakinist le komşuyuz desem yeterli olur herhalde. Yedi senenin sonunda artık aynı sitenin farklı bloklarına da düştük ya; daha ne diyeyim! Site için hayırlısı...
Evimizi bu sefer profesyonel taşımacılara emanet ettik. Şöyle ki; biz don-atlet-kıyafet üçgenini topladık, onlar da evin kalanını. Eski evi toplayıp, paketleyip, taşıyıp eşyaları yeni eve yerleştirmeleri toplamda beş saat sürdü. Ben aynı sürede sadece evin mutfağını temizleyebildim.
E normal tabi, adamlar eve kapının önündeki halıyı katlayarak ve aynı anda kolilere bir şeyler atarak girdiler. Sonra adamın biri tek eliyle çamaşır makinesini sırtına atıp (#ezikböcek şahit) diğer eliyle de sandalyeleri taşımak suretiyle devam ettiler. Hızla eriyerek yok olan odaları takip etmeye çalışırken ben adamların 10 kişi olduğunu sanıyordum; meğerse 5 kişilermiş, düşünün. Velhasıl kelam, ev bitip yenisine gidince bir de asansör parası çıktı. Şimdi biz daha önce sitede oturmamış mahalle çocukları tabi böyle işlerden haberdar değiliz. E para vermeden asansörü kullanamazsınız denilince biz de gittik paramızı ödedik.
Ev yapı itibariyle (bazı arkadaşlar yüzünden bu konuda açık veremem, gelip görsünler öyle yazacağım) taşıması ve yerleştirmesi biraz zaman alan bir ev. Bu açıkça yazamadığım şey de benim çocukken cümle içinde kullanmaya pek heveslendiğim bir şeydi ve bu da bize bir tür fazladan piyango oldu. (ve hayır, cevap şömine değil)
Şu anda genel itibariyle salonu, mutfağı (beş saat), banyosu (üç buçuk saat) bitmiş; iki yatak odası kısmen bitmiş, bir odası hala bitememiş olarak yerleştik. Vatana millete hayırlı uğurlu olsun.
Kırılan, dökülen eşyamız yok, kaybolan bir tek ipad şarjım var ama onu da ben nereye soktum onun derdindeyim. Doğalgazı bağlayacak abilerle bir türlü randevulaşamadığımız için sonunda ceza yedim. Televizyonu duvara monte edebilmek için en son #ezikböcek matkapla vida yontmaya çalışıyordu ama başardı. Sandalyeleri bu eve taşımadığımız için (yenisini almadan eskisini atmamayı öğrenemedim) te tepedeki dolapları koltuğa çıkıp silmek zorunda kaldım. Mutfak fayansları için kullandığım üç kilo yağ çözü başka bir yere döksem; taş olsa erirdi. Gardolap mıdır gardrop mudur her ne haltsa onu da getirmediğimiz (daha doğrusu gömme dolaplar yerlerinden sökülemediği için) kıyafetlerim zeminde, yatakta ve valizde konuşlandılar. On birinci katta olduğumuz için camları silecek bir babayiğit arıyorum, onu bulmadan perdeleri takamam. Mutfağı yapan arkadaş fırın için yer ayırırken set üstü ocak kullanabileceğimizi düşünememiş o yüzden ocağı koyacak yerimiz yok. Sadece fırın yemekleri yapabiliyoruz, buyrun bekleriz.
Ama tüm bunların dışında, sakin, güzel, sıcak bir evimiz oldu. Kitaplarımı da yerleştirince on numara olacak. Bundan sonra umarım uzun bir süre taşınma yazısı yazmam. Yazarsam da bir sonraki artık kendi evimize olsun, lütfen ya! Çünkü bir ev sahibi faciasına daha dayanacak gücüm kalmadı. Sanırım bu en baştaki cümleyi açıklamıştır. Ayrıca o depozito da senin...

5 Şubat 2013 Salı

Barika'nın kuyusu: DENEME YANILMA?

Barika'nın kuyusu: DENEME YANILMA?: Tanrı biz kullarını olmadık yollardan ve olmadık şeylerle dener. Ters köşe yapar, fake atar, Türkçesi adamı maymun eder. Biz de daima şun...

DENEME YANILMA?


Tanrı biz kullarını olmadık yollardan ve olmadık şeylerle dener. Ters köşe yapar, fake atar, Türkçesi adamı maymun eder. Biz de daima şunu deriz: Her işte bir hayır vardır.
Benim hangi işimde neyin hayrı var bilmiyorum, bazen varsa da görmekte zorlanıyorum, belki zaman alıyor bilemiyorum. Şu ara -ki aradan uzun oldu bu- kafam o kadar karışık ki; bildiklerimden bile emin olamıyorum.
Hayatımla ilgili kararlar veriyorum. Bazıları yanlış olabilir. Bazılarına hemen yarın sabah pişman olabilirim. Masadaki blöfü gördüm ama pekala boş zarfı da almış olabilirim.
Çok hayal kurarım ama az şeyi kafama takarım. Ve kafama taktıklarım için de çok çaba sarf etmem. Bazen şansım döner -ki sık olmaz- onlar gelir beni bulur. Ha ben son seferdeki gibi elimle itebilirim. Bundan iki ay önce sorsalar bambaşka cevaplar verirdim belki ve belki de bu tutarsızlık bilmiyorum. Tek bildiğim bazen içinde bulunduğunuz şartlar ve ruh durumu sizi alıp düşündüğünüzden farklı bir yere koyuyor.
Ben otuz yaşını geçmiş, hala hayatla savaşmakta direnen, tipik bir büyük şehir çocuğu oldum çıktım. Kariyer denen şey taş gibi ağırlaşıyor bazen ve bazen profesyonellik denen şey hayallerinizi budayabiliyor. O zamanlarda da durup kendime tekrarlıyorum: her şeyin bir zamanı var. Ne zaman bilmem ama var.
Tıpkı uzaktan uzaktan aşık olup bir gün anlamasını beklemek gibi…