Ey ahali, size diyeceklerim var: Sevişin! Bulduğunuz her yerde, her boş vakitte sevişin! Gece gündüz demeyin, yer yatak aramayın, acabalarınızı keşkelerinizi dövdürtmeyin bana da sevişin. Çünkü bir zaman sonra sevişemeyeceksiniz.
Bu gidişatın devamı, evlilik dışı ilişkiyi yasaklamaktır. Başımıza, kapımıza, mahallemize zabıtaları dikip; evlilik cüzdanı olmayan kadın ve erkeklerin halvete girmesini engellemektir. Padişahım çok yaşasın!
Zaten bunca nesildir yorganın altına, kapının ardına, duvar diplerine, köşelere, arkalara sakladığınız isteklerinizi yeterince bastırmadınız mı? Şehvetin ya da tutkunun baş harfinden dahi korkup, yeterince özünüzden ve yaratılışınızdan kaçmadınız mı? Hah şimdi bir de, devletlümüz eliyle o yorganlar üzerinizden çekilmeden sevişin.
Az kaldı, size nikahı basmayan adamla değil aynı yatağa, aynı odaya bile giremeyeceksiniz ey avratlar! Silkelenin ve kendinize gelin.
"Savaşma seviş" diyenler bilememişler ki bir zaman sonra sevişebilmek için savaşmak gerekecek. O yüzden ey ahali, bir kez olsun öngörünü kullan. Yakındır sokak aralarında, mahallelerde saçlarından çekilip getirilip meydanlarda taşlanacakları seyreylemek. Neme lazım, o zamana kadar, sevişin.
Şirketi terk etmeden önce Sait Faik iyi gelir insana:-)
YanıtlaSilÇıplak heykeller yapmalıyım.
Çırılçıplak heykeller
Nefis rüyalarınız için
Ey önümden geçen ak sakallı kasketli,
Yırtık mintanından adaleleri gözüken
DilenciSana önce
Şiirlerin tadını
Aşkların tadını
Kitaplardan tattırmalıyım
Resimlerden duyurmalıyım, resimlerden...
Şu oğlan çocuğuna bak
Fırça sallıyor
Kokmuş manifaturacının ayağına
Dörtyüzbin tekliğinden
On kuruş verecek.
Seni satmam çocuğum
Dörtyüzbin tekliğe,
Ne güzel kaşların var
Ne güzel bileklerin
Hele ne ellerin var, ne ellerin.
Söylemeliyim,
YokYok... meydanlarda bağırmalıyım.
Bu küçükGüllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.
Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım
Baygınlık getiren şiirler
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu Pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı
O biçimsiz bizans şarkısı.
Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem,
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokakbaşlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu...
Bir kere duyursam hele güzelliğini, tadını,
Sonra oturup hüngür hüngür ağlasam
Boşa geçirdiğim, bağırmadığım sustuğum günlere.
Bunu da ancak sen yollardın... Şimdi bu şiiri okumuş ve mesaiye kalmış bedbaht bir kızım ben. Ah Godot'yu bile beklemiyorum artık, daha ne olacaktı!
SilO zaman bir de Ezginin günlüğünden "Sevişme vakti" çalsın...
YanıtlaSilah buradan sonrası hayra alamet değil :))
Sil