Ben ta çocukluğumdan (nereden baksan en az 8 yaşımdan) beri futbol izlerim. Hem beni tanıyan hem bir zamandır bu blogu okuyan ahali de bilir bunu. Bütün bu zaman içinde saçma sapan bir sürü maç izledim. İçinde oyunun ve şikenin döndüğüne emin olduğum maçlar. Ya bana biri çıksın 92-93 sezonunda Galatasaray'ın 8-0 yendiği ve şampiyon olduğu Ankaragücü maçını anlatsın mesela! Bizi şampiyonluktan etmesini geçtim; göz göre göre de olmaz ki ama... 2005-06 sezonunda Juve ve Lazio ligden düşüp; Milan da ağzının payını alırken hepimiz "hadi beaah!" nidalarıyla seyrediyorduk. Ki ben o zamanlar azılı bir Juve taraftarıydım ve ellerim böğrümde kalakalmıştım.
E ben bunu neden söyledim, şu yüzden: ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bunlar ne ilk ne de yeni konular.
Bizim ligimiz de üç mü beş mi kaçsa o büyüklerimiz de hiçbir zaman sütten çıkma ak kaşık olmadı. Eninde sonunda bir gün bütün bu çarpık ilişkiler patlayacaktı zaten. Bana tuhaf gelen; onca haber, belge, itiraf, sanık, kanıt, o, bu varken; takım taraftarlarının kendilerine ve takımlarına sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranılmasını beklemesi. Pardon da nasıl olacak bu? Tertemiziz öyle mi? Yo, değiliz.
Biz kupayı iade ederken en azından "tamam ya, varsa bir şey bulun; o zamana kadar biz de en azından bir şeyler yapalım" dedik; sokaklara dökülüp "napıonuz uleyn" naraları atmadık.
Bundan 1 ay kadar önce Caddebostan'a indiğimiz Pazar günü tesadüfen Fenerbahçelilerin yürüyüşünün olduğu gündü. Gülesim geldi desem... Takımı zor durumda olan taraftara asla gülmem aksine ben de onunla yürürüm takım ayırmadan ama arkadaşım bu kadar da salağa yatılmaz ki! Bütün alem bir oldu deli gibi sizi küme düşürmeye çalışıyor. Ya başbakan sizi tutuyor korkmayın, düşmezsiniz. Keşke bir durulup bir sakinleşip bir deseydiniz "ne oluyor?"
Kimse temiz değilken ve artık herkese, hepimize lekesi bulaşmışken öyle değilmiş gibi yapmak nedir ki?
Hepimiz zarar gördük. Oynanacak maçlardan, atılacak gollerden, kaçan penaltılardan, kurtarılan şutlardan, rövaşatalardan, koşu yoluna toplardan, duvar pasından, ofsayta düşen golcüden konuşacağımız yerde paradan, puldan, marka imajından, kriz yönetiminden konuşuyoruz.
Futbol, futbol olmaktan çıkalı çok oluyordu zaten (o Beckham akıllısı gidip Victoria ile evlendiğinde anlamalıydık zaten futbolun bitişinin yakın olduğunu) ama biz yine de bir umut ite kaka devam ediyorduk taraftarlığımıza. Her maçtan zevk almaya çalışmaya da devam ediyorduk ki son dönemde kaç tane iyi maç izlediniz bu ligde? Artık tutkusu ve isteği kalmasada görev icabı sevişen çiftler gibiyiz anasını satayım! Bir kaç akşam önce El Classico vardı. Benzetme falan yapamayacağım gerçekten, yapılacak konu değil. Ama gözlerim doldu resmen. Çok özledim... Kendi kendime takımımı protesto edeceğim diye 1 yıldır stada gitmiyordum ama bu sene gideceğim çünkü gerçekten çok özledim. Hem belki (bkz: Polyanna ısırığı) bu şerden de bir hayır çıkar? Bir anda herkesi bir futbol ama sadece futbol hevesi sarar. Oyuncusunu da, direktörünü de, taraftarını da, gazetecisini de... Biz de yeniden maç izleriz belki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder