28 Ağustos 2011 Pazar

29 NUMARA

Günlerden Pazar, aylardan Bayram, evlerden İzmir. Bu sefer bir hafta. Genelde 24 saatlik kalışlarla sınırlanan İzmir turnesini bu kez bayram nedeniyle uzatıyoruz. Üstelik bu sefer eve tatil için dönüş yapan tek çocuk değilim. ezikböcek'te artık evci çıkıyor. Vay! Tam bayram şekeri reklamlarında ki ailelere benzedik.
Şehirler arası otobüs yolculuklarına katlanabilmenin tek yolu vardır: uyumak. Benim gibi molada dahi gözünü açmayarak uyumak. Aksi takdirde -en sonuncusu öyle olmuştu ve bir faciaydı- kafayı cama dayayıp hesaplaşma üstüne değerlendirme yaparak, kilometre başına sıfır uyku ile yolculuk yaparsın. Çoğalmayalım; yaparım. Yaptım. Ögh, çok fena...
Ama bu sefer uyudum. Of çok yorgundum, daha binmeden serviste gözler ağırlaştı, bir mahmurluk geldi, hani dedim biri beni kucaklasa da otobüse koyuverse ben uyuyorken. Bindim baktım ki oturmam gereken koltukta bir adet kız çocuğu boylu boyunca yatmakta. "Ya sen kalk be uyuyacağım" diyeceğim diyemedim. Annesini bekledim. Annesi geldi, a-a bir de baktık ki; o da 29 ben de 29. Hay bin kunduz! Aşağı indim, muavine, "ya ben uyuyacağım da kaç numarada uyuyacağım ben?" yerine "bi bakar mısınız?" dedim. Baktı, dedi ki "bu 29 değil 25" Yok artık! O nasıl 25? Ben dahil senden daha muavin iki kişi daha senden önce ona 29 demişti.
Neyse, sonuç; 25 te uyuduk n'apalım. Rakam dediğin nedir ki bir banknotun üzerine değilse.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder