Ben Ankara ya gitmeyeli nereden baksanız en az 7 yıl olmuş yahu. En son şu yüksek lisans yapmak için girilen zıptırık sınav için gitmiştim (kazandım da ne oldu? yüksek lisans yapabildim mi, hayır). O zaman TCDD nin misafirhanesinde kalmıştık Nalanla beraber. Bi hatırladığım Kızılay bir de Anıtkabir. Bir de komik ama hayatımda yediğim en iyi beytiyi Kızılay da yediğim gerçeği.
Elinde Emrah Serbes'in Her Temas İz Bırakır kitabı ile döndüm Ankara'dan. Çok manidar oldu bu kitabı oradan almak. Bir de tesbih alacaktım aslında ama bokunu çıkarmayayım dedi. Ezikböcek te "hayranlıkla sapıklık arasında ince bir çizgide durduğumu" iddia ediyor zaten. Her zaman ki ayarsızlığım, yeni bir şey yok.
Valla istediğiniz kadar "ayy çok banal", "başka laf da bilmiyosunuz zaten" falan deyin ama bir şey eksik arkadaşım bu Ankara da: deniz. Ya bak çok ciddiyim, en güzel yerde bir anda durup bir su birikintisi, bir deniz ne bileyim olmadı bir nehir falan arıyor insan şehrin ortasında. Kenarında durup ta ileri bakabileceğiniz, hayal kurabileceğiniz, kenarında otururken ayağınızda ki ayakkabıyı düşürebilceğiniz bir su işte. Yahu ben balık burcuyum, nasıl durayım. Sabah kalktım burun tıkalı hemen, gözler de karpuz kadar. Kesin kuru havadan. Yoksa bir gece öncesinde önce Beşiktaş sonra Akaretler sonra ev sonra sabah 4 te otobüsle falan alakası yok yani...
Ezikböcek Ankara ya uyum sağlamış bile, vitrinlerde takım elbise bakıyor. Ayrıca kendisi artık göbeğinde tepsi taşıyabilir. Bana da dönüp "senin de benim kadar göbeğin var" dedi ya! Yuh, oha! O kadar da değil. Ayıp diye bi'şey var. İnsan ablasına bunu der mi? Pes. Falan, filan. Hem ben bak kaç gündür içmiyorum, azalır azalır. Regl olacağımdan biraz şişim zaten. Hem ben çok yemiyorum ki! Ne kadarcıktı o yoğurtlu kebap gördün yani...
göl bası diye bir yer var. senin benim bizim gibiler için. al sana su diyenlik..
YanıtlaSilbilirim, asker çocuğu olunca :)
YanıtlaSil