İnsan bir tür sinir krizi geçirdiğini nasıl anlar? Cevap veriyorum: hava alanında beğendiği parfümün 50 liği neden yok diye gözleri dolup; ağlamamak için koşarak oradan uzaklaştğında. Tabi bunda o sırada o gün için üçüncü ülkesine doğru uçmak üzere olmasının da etkisi olabilir.
Peki insan şanslı olup olmadığını nasıl anlar? Cevap veriyorum: kendisinden iki sıra önde ki koltularda oturan iki yakışıklı adamın ortasına değil de keçeden bir manto giymiş ve sadece "Aaa" şeklinde konuşan Arap bir amca ile kollarını iki yana yayarak oturan bir Hintli arasına düşüyorsa. Tamam, ırkçı falan değilim ama işte... Bu da bir tür şans, kabul edin.
Aman, sonuçta varmam gereken yere sağsalim vardım. Terminal filminde ki Tom Hanks gibi ortalarda bir yerde mahsur kalmadım ya da Red Eye filminde ki gibi yanıbaşıma sosyopat ve psikopat bir adam oturmadı ya da Flightplan de ki Jodie Foster gibi valizimi (gerçi o kızını kaybetmişti ama olsun. benimde valizim çok değerli şu anda) kaybetmedim ve hatta bir adaya da düşmedim ki Jack konusunda yıllar geçse de ısrarlıyım. Bugün düşsün , onunla beraber düşerim. Ama işte bir Elizabethtown sendromu da yaşamadım... (ne kadar özledim bu filmi ben ya...) Tamam, ben de herkesin başına bir Before Sunset - Before Sunrise gelecek demiyorum ama bunca yolculuktan sonr a da artık şapkadan bir tavşan çıksın değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder