İnanılmaz bir baş ağrısı saplandı. Hayatımda -en fazla- üçüncü kere Apranax içmek zorunda kaldım. Alçak basınç mıdır nedir, hakikaten alçakmış! Ayrıca bizi ofis diye bu havasız odalara kapattıkları için hali hazırda ağırlık çöküyor insanın üzerine; bir de bu basınç, yok efendim lodos falan filan derken başımı omuzlarımdan kesesim geliyor. Ah keşke şurada bir balkon olsaydı, hemen önümde mesela. Ben de bir çıkıp bir nefes alsaydım. Ama nerde!
Az önce bir yazı okudum; Amerika’da bir araştırma yapmışlar, insanların %1’i psikopatmış. Yavrum benim, tahmin etmiştim ben zaten. %1 demek nereden baksan yetmiş milyon insan yapar. Yani yetmiş milyon psikopat insan var aramızda, bir düşünün bunu derim. Bunu bizim buralara yani Türkiye’ye uyarlarsak da 750.000 kişi yapıyor. Piiii! Açık söyleyeyim bence bunun en az 500.000’i İstanbul’da yaşıyor olmalı. En az yani. Dahasını bilemiyorum. Kalan illerimiz de kendi arasında kalan 250.000’i pay edebilir. Ama lütfen Ankara’ya biraz ağırlık verelim derim ben. En azından oraya gidip gelen herkesin teyit ettiği acayip trafik sistemi bile yeter. Bir kişi bile Ankaralı şoförler hakkında iyi konuşmaz mı yahu.
İşte bu yazıdan sonra benim gözüm baya bir açıldı. İkide bir kendime “ ya ben neden hiç normal adam bulamıyorum, nerede dengesiz var beni buluyor” diyordum ya; zaten oransal olarak normal adam bulmam çok zormuş meğerse. Şimdi, etrafımda ki erkeklerin çoğu evli, evlenmek üzere, evlendi evlenecek ve bir punduna getirse evlenecek adamlar. Bir kısmı hazırda sevgili sahibi, bir kısmı da gay. Bunların kaçı normal kaçı değil bilemem ama elimde zaten peynir kadar bir dilim kaldı. Onun da kesin hepsi psikopat bence! Yüzdesel olarak anketler de beni destekler vaziyette. Yani neymiş? Artık “lan ne şanssızım” diye şikayetlenmek, hatayı kendinde aramak yokmuş. İçinde yaşadığımız toplumun gerçeklerini kabul edip buna uygun davranmak varmış. Nedir o da? Şudur; psikopatlar da insandır. Böyle kabul edeceğiz. E zaten bak, birlikte yaşıyoruz. Gizli mizli aramızdalar. Kabul edelim, beraber yaşamanın yollarını bulalım. Çok mu umutsuzum ben ya… Silkelenelim ve kendimize gelelim.
Bu sabah bir şey daha keşfettim. Eğer bir kadın yerinden hışımla fırlar, topuklu ayakkabılarının topuklarını yere vura vura yürürse; her neredeyseniz bir duvarın köşesine sinin ve o geçip gidene kadar da ortaya çıkmayın. Çok korkutucu bence ya. Hele o topukların sesi, yüzde ki gerilim, o kaşların çatıklığı, pehey! Aklı olan topuklu ayakkabı giymiş kadının şirretinden kaçınır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder