14 Temmuz 2011 Perşembe

KONFETİ ATSAYDINIZ!!


Normalde bile yürümesi zor bir sokağa bu kadar çok insanı alırsanız ne olur? Kaynaşırlar. Hatta fazla kaynaşırlar!


Ya biz gittik 5 kişi; olduk 7 kişi. Elin Amerikalısının ne işi var bizimle? Yok, pardon bizim ne işimiz var elin Amerikalısıyla. Ha Türk kahvesi içmeyi biliyor o ayrı mesele. Benim iyi bir dansçı olduğumu sanıyor o apayrı bir mesele. Ki herkes bilir ben dans konusunda faciadan halliceyimdir. Bir de o gözlük niye ben de kaldı ben onu anlamadım…

Asmalı da karnaval varmış, bastık gittik son dakika kararıyla. Zaten insanın başına ne gelirse bu son dakika gollerinden gelir. Ben Beşiktaşlıyım, iyi bilirim. Neyse, 300 kişilik sokakta 1000 kişi olunca ister istemez samimi bir atmosfer oluşuyor. Barların önünde 10 tl den açılan bira fiyatları ilerleyen saatlerde bakkalları takviyesiyle 3 tl ye kadar düştü. Açık havada bu kadar havasızlığa rağmen o müzik sağ olsun, bir dakikadan sonra zaten çok anlamı kalmadı nefes almanın. Ama dans etmeye çalışmak tam bir akrobatik gösteri! Sonuç; yeterince parametre sağlanırsa zaten eğlenilir de; bir de eğlenmeye dünden gönüllü iseniz hiç kaçarı yok, eğlenilir. Bizim çocuklarda baya başarılılar bu konuda.

Ama o son dakikada üzerimize önce köpüklü suları sonra da parlak janjanlı konfetileri boca eden arkadaşları bir yakalarsam bir çift değil on çift lafım var! Mesela: yapışıyor arkadaşım! Çıkmıyor ya… Hepimizin ağzından, gözünden, kulağından çıkıyor ama üzerimizden çıkmıyor. Evde odanın zemini parıl parıl, banyoda küvet rengârenk, bizimkiler taksiye dökmüş yarısını. Ziyan oldu gitti bak, ne gerek var? Ayrıca ta meydana oradan da eve, ayna görmeden geldiğim için; eve girip banyoda ki aynaya bakınca kendimi “Yarabbim” demekten almaktan alamadım. Zaten başka bir şey de diyemedim. Sadece o yolu, benim o halimle ve benimle birlikte kat etmek zorunda kalmış olan “ezikböcek” e acıdım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder