21 Haziran 2011 Salı

YEŞİL İPEK ELBİSENİN ETTİKLERİ



Yorganları kaldırma vakti geldi mi? Yoksa hala emin olamadığımız kısımda mıyız? İklimsel ve mevsimsel ve zamansal olarak yorgansız yatma konumuna geçebiliriz aslında ama "acaba üşür müyüm" paranoyanız geçmedi değil mi? Ben bu gece de bir şans vereceğim kendi yorganıma. Bakalım ona hala ihtiyacım var mı yoksa sadece alışkanlıktan mı üstümde?
Kışlıkları kaldırdınız biliyorum da ben zaten hiç indirmedim ki. Daha doğrusu benim hiç kışlığım olmadığı için indirip-kaldıracak bir şeyim de yok. Dört mevsim (aslında artık iki mevsim) aynı şeyleri giydiğim için... Hava soğuyunca tişörtün üzerine hırka geçiriyorum oluyor bitiyor. Kışın açık havada oturmaktan, sağa sola gitmekten korkmamamın nedeni de bu benim balina kılıklı vücudum işte. Her neyse... Dolapta yer açmaya çalışyordum ki yeşli ipek elbise takıldı gözüme. Ta annemin halasından kalma, üzerinde küçük desenleri ile öylece yatıyor dolabımda. Bundan iki yıl önce bir çekimde (bkz: resim) kullandık sadece ve ben sadece o zaman giymeye cesaret edebildim. Kıyamadığımdan elimi süremiyorum. Ne kendime yar ettim ne de insan içine çıkardım. Hayır bir de nerede ve nasıl giyeceğimi de bilsem. Nereden baksanız en az bir elli yıllık vardır. Belki de fazlası. O yüzden kıyamıyorum sanırım. Benden elli yıl önce bir kadının sırtındaydı. İç Anadolu nun bir nahiyesinde yaşayan, evli, çocuklu bir kadın giymişti onu. Birilerinin karısı, birilerinin annesi olarak giymişti. Bundan elli yıl sonra da ben, İstanbulda giydim. Kimsenin karısı ya da annesi olmadan. Bu zaman atlamasına bakınca aklıma geldi: genetik hafıza diye bir şey var mı acaba gerçekten? En azından benim son okuduğum kitaba göre var. Çok fena... Hatıraların nesilden nesile aktarılacağını bilmek yani. Bana ait kalmalı ve ben anlatmadıkça bilinmemeliler aslında. Yani neden benden yirmi yıl sonra yaşayacak olan torunum (var sayıyoruz) benim bir Taksim gecesinde yaptıklarımı bilmek zorunda olsun ki? Daha doğrusu neden bilsin ki? Bilmesin. Ne gerek var? Bende bilmeyeyim benden öncekilerin yaptıklarını. Böylece aynı yanlışları, daha beter hataları yapayım. Onların korkularından bihaber olursam daha kolay olur benim her halta yalan yanlış bodoslama girmem. Musibetlerle öğrenilenler daha akılda kalır. Gerçi annemin lafıdır: "halihazırda yaşamış olanları dinleyip tecrübelerinden ders alsan ya kendine."
Olmaz! O benim torun da kendi öğrensin işte tekila-votka-bira nın arka arkaya içilmemesi gerektiğini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder