23 Haziran 2011 Perşembe

BU SABAHTAN NEFRET ETTİM!!

Bu sabah, kötü bir sabahtı. Banyomu istila ediveren o küçük canlılarla savaşımın dışında bir ara o hengameye rağmen kendimi yatağıma oturmuş, plan yaparken buldum. Kahvaltı mı, akşam yemeği mi, kahve mi, çay mı, sabah mı, öğlen mi akşam mı, hafta içi mi, hafta sonu mu derken zaman aralıkları ve bahaneler icat ederken buldum. Ve bundan hiç hoşlanmadım! Mucit taraf olmaktan sıkıldım, icat çıkarmaktan da yoruldum. Tırnaklarımı uzattım ya tırmalamaya başladım. Hiç hoşlanmadım! Kendi kendime, kendimden hoşlanmadığımı bildirdim, tavır koydum, mesafe koymakla tehdit ettim. Kendisine bir çeki düzen vermesini söyledim.
Baktım, öğlen olduğunda sakinleşmiş. Aferin dedim, aynen devam, doz doz düşürmüyoruz, birden kesiyoruz. Babam sigarayı öyle bırakmış, bir seferde.
Ayrıca yıllar içinde belki ikinci falandır ama bu sabah, yanımda, evde birisi yok diye hayıflandım. Bir çift ele o kadar ihtiyacım vardı ki o anda. Ya da en azından birinin beni sakinleştirmesine, bu küçük istilacılar için kimyasal yardımcılar olduğunu ve beni ya da evimi yemeyeceklerini söylemesine, beni işe gönderip benim için bunları halletmesine acayip ihtiyacım vardı. Ama yoktu. Olmaycakda. O yüzden bu anlık hezeyanlarla başa çıkmayı öğrenmek lazım. Hem telefon diye bir şey var, çok acilse ararsın birilerine sorarsın. Ben de babamı aradım tabi ki!
Bu sabah, kötü bir sabahtı. Nasıl uyumuştum emin değilim ama kötü uyumamıştım. Hatta gözümü kapatırken iyiydim, aklımda güzel şeyler vardı ama emin değilim. Ben en iyisi karpuz yiyeyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder