20 Mayıs 2011 Cuma

KİMSİN SEN? KİM?



“Şu an itibariyle ayrılıyoruz! Ben böyle saçmalık görmedim! Nereye gittiğime, kiminle olduğuma karışmanı bile anlamaya çalıştım ki aslına bakarsan orada bile anlaşılacak bir şey yok ama ne giydiğime karışmanı anlamamı bekleme! Anlamaya dahi çalışmayacağım! Çek elini! Çek dedim, asılmasana ya koluma, kime diyorum? Hey! Ahhhh….”

Derken yırtıldı. Kolum değil ama hırkam. Öyle bir asılmış ki adam koluma… Sanırsınız beni bırakmak istemiyor. Halbuki derdi ben değilim, benim nezdimde iyelik duygusunu kaybetmek istemiyor. Yahu adam kendisini benim sahibim sanıyor! Hayır, benim anlamadığım ben ona bu cesareti ne zaman ya da nasıl verdim?
Geri dönüp düşününce buldum aslında bunu nasıl yaptığımı.

- Nereye gidiyorsun?
- Kızlarla kahve içmeye.
- Nerede?
- Bizim sokakta bi yer açılmış, orada
- Evde içseniz olmaz mı?
- Niye?
- E ne gerek var dışarı çıkmaya şimdi akşam akşam…
- Ne bilelim canımız sıkıldı.
- Bence evde için.
- Olabilir aslında.
- İyi o zaman.

Bu başlangıçta yapılan hafif konuşmalardan. Böyle başladı ama akabinde evrim geçirdi:
- Nereye gidiyorsun?
- Kızlarla kahve içmeye.
- Nerede?
- Bizim sokakta bi yer açılmış, orada
- Amma çok çıkıyorsunuz dışarı, ne gerek var bu kadar?
- Yok canım, haftada bir akşam falan
- Saçmalama, daha geçen gün dışarıda değil miydiniz?
- Allah allah ne bileyim, günleri mi sayıyorum?
- Ben sayıyorum!
- Niye ya?
- Ne demek niye, ben neciyim sorması ayıp burada?

Ama bu da son aşama değildi:
- Nereye gidiyorsun?
- Kızlarla kahve içmeye.
- Nerede?
- Bizim sokakta bi yer açılmış, orada.
- Gerek yok.
- Sana sormadım ki zaten
- Anlamadım?!
- İzin almıyorum, söylüyorum.
- Anlamadım?!
- Ya ne tekrarlayıp duruyorsun?
- Cümlende ki yanlışı bul diye tekrarlıyorum.
- Allah allah?
- Çıkmıyorsun dedim, o kadar!
- Ne demek ya, sen kimsin?
- Ben, benim işte. Sen de benim kız arkadaşımsın ve çıkmıyorsun! Boşuna tartışmayalım.

Dedi ama tartıştık. Defalarca ve farklı şiddetlerde. Yatakta bitmiş, koridorda bitmiş, kapıyı çarpıp bitmiş, onun dediği olmuş bitmiş, bir şekilde bitmiş ama hep yenisi başlamış. Mekanlar, gezmeler tozmalar bitmiş, kişiler tartışılmış.
- Ben o kızdan hoşlanmıyorum.
- Onunla görüşmeni istemiyorum
- Seni kötü etkiliyor
- Aklını bulandırıyor senin farkında mısın?
- Bildiğin salak o ya!
- Hafif o kız, hafif! Sana göre bi arkadaş değil.

Kiminle arkadaşlık edeceğimi bilemeyecek kadar zeka seviyemi aşağılaması yetmiyormuş gibi bir de:
- Bunu mu giydin?
- Bunu mu giyeceksin?
- Çıkar şunu Allahaşkına!
- Daha açık bir şey giyseydin, sen beni katil mi etmeye mi uğraşıyorsun?
- Kapa o göğsünü!
- Ört şu bacağını!
- Mayo mu şimdi bu mendil?
Şeklinde nasıl giyineceğimi dahi bilmekten aciz bir konuma getirmeyi de başardı.

Sonuç:
Zekamdan, algılarımdan, anlayışımdan, zevkimden, yetiştiriliş şeklimden, eğitim seviyemden şüphe eder bir hale geldim. Ya ben tamamen yanlış bir insandım ya da hiçbir şeyi doğru yapamıyordum. İnsanları tanımıyordum, ortamları bilmiyordum, kendimi korumaktan acizdim, nasıl konuşulacağını ya da nerede ne giyeceğimi bilmiyordum. Oturup kalkmam bile hatalıydı. Yahu madem ben bu kadar fena bir haldeydim de sen neden benimle birlikteydin! Ne diye yanımdaydın benim? Senden başkası beni zaten beğenmezmiş, sana muhtaçmışım gibi bir algı yaratacak kadar ileri gitmeye çalıştın ya, inanamadım. Yahu sen kimsin? Pardon, kimdin? Sahiden kimdin? Çıkaramadım…

2 yorum:

  1. ay sinirim hopladı desem !
    erkekler erkekler erkekler
    en iyisi uzak kalmak
    allam ya saglıklı bi pskolojiye sahip olanını bulursan ne ala :D
    iyi yapmıssn iyi

    YanıtlaSil
  2. ;) sağlıklı adam bulunca da sıkılıyoruz yahu! anlamadım gitti :)

    YanıtlaSil