24 Mayıs 2011 Salı

BOZUK PARA



Otuzundan sonra yapılacak ve yapılmayacak şeylerden ziyade yapılabilecek ve yapılamayacak şeyler hakkında konuşmak lazım bence. Mesela bu akşam itibariyle, otuzundan sonra spor yapmaya kalkışmanın götü göbeği eritmeye yardım etse de, aynı anda kalp krizi, boyun kırılması, bacak bükülmesi gibi yan zaiyatlara da yol açabileceğini öğrenmiş bulunmaktayım. Onun dışında pekala otuzunuzdan sonra evlenebilr, çocuk doğurabilir, bunları yapanları uzaktan izleyip vah vah diyebilir, iş değiştirebilir, iş kurabilir, gayet iş batırabilir, kariyeri bir kez daha sıfırlayıp meslek değiştirebilir, yıllardır içinizde gizlenen gizi keşfedebilir, sinemacı olabilir (obsesifmakinist), lanet olsun ki yeniden aşık olabilir ya da lanet olsun ki aşık olduğunuz adamı zart diye satabilir, boşanabilir hatta boşatabilirsiniz. Yapabilirsiniz ama yapmazsınız. Korkmayın.
Evet, tamam bacaklarım titriyor, kollarımda bir ağrı, başımda bir zonklama, boynumda bir yanma falan var ama vazgeçmeye niyetim yok! Siz de geçmeyin! Geçmeyin arkadaşım!
Çıkın bakayım o kapıdan bir, bina yıkılıyor mu? Hayır. Siz masanızı terk edip gidince o şirket batıyor mu? Hayır. Sizi yıllardır önemsemeyen o adamı hayatınızdan çıkardığınızda gerçekten ne eksiliyor hayatınızdan? Hiç. O çocuğu şimdi değil de iki sene sonra doğurmaya kalktıığınızda yine 9 ay mı taşıyacaksınız? Evet. Siz o hikayeyi kendinize sakladıkça başkaları hikayelerini anlatmayıp sizi bekleyecek mi? Hayır.
E o zaman?
O zaman, her şeyin bir zamanı vardı, bizden geçti gibi manasız, gereksiz, korkakça cümleler kurmuyoruz. Bunların arkasına sığınmıyoruz. Ama şimdi bu düzeni nasıl bozarım demiyoruz, çok kar yağdığında o bembeyaz yola ilk adımı karları kütürtederek basan çocukların hevesiyle bozuyoruz. Bozulabilecek her şey aslında bozulmak için vardır. Para gibi, huzur gibi, bilgisayar yahut çamaşır makinesi gibi.
E o zaman?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder