18 Şubat 2012 Cumartesi

MANGO SENDROMU

Bünyeyi travmaya sokacak seyahatler dizisinde bir durağı daha atlattık, hayırlı olsun. Paris-İstanbul-Adana hattından sonra nihayet evdeyiz. Biz derken ben ve makus talihimi kastediyorum. Neyse ki bünye, hem dayanıklı hem alışık. Bundan önceki Hindistan-İstanbul-İspanya gibi saçma seferleri hatırlayanınız vardir belki. Belki de yoktur. Ben de pek hatırlamak istemeyebilirim. Ya da vaktinde alamadığımız için insan bileti bulamayarak Dhaka'ya Dubai ve Yeni Delhi aktarmalı uçmamı ve bu sayede bir seferde dört ülke katetmemi falan da hatirlayabiliriz. Sinirlerim o kadar bozulmuştu ki, free shopun parfüm kısmında begendigim parfumun ellilik şişesi neden yok diye ağlamıştım. Hey be! 
Bugün de az daha Mango'da sınır krizi geçiriyordum. Çünkü tam bes tane elbise denedim ve hiçbirinin icine giremedim! Girdiklerimin fermuarini kapatamadim. Kapattiklarimin Allah cezasını versin çünkü biri xlarge di. O kadar "xlarge" di ki; elbisenin göğüs kısmına (büyümeyen tek yerim göğüslerim olduğu ve normal olarak bu saatten sonra da buyumeyecegi için)  iki aylık bir bebeği rahatça yatirabilirdiniz. O derece boştu yani. Ama sadece orasi, kalan kısımlar gayet doluydu bence. Tamam, bu elbiseleri 1,5 metrelik (evet doğru yazdım) bir kebap, nar eksili salata, acılı cokelek, ızgara tavuk, kunefe falan yedikten sonra denemiş olabilirim ama olmadı diyorum iste ya!  
Erkekler beni anlamayabilir. Ya da anlayadabilir. Burada anlaması zor bir şey yok. Ben sadece bir zamanlar s beden elbiselere sığan bu bünyenin nasıl bu hale geldigini bulmaya çalışıyorum. Sanki bir sabah, yıllardır yediğim her şey birleşip hop diye vücudumda kalmaya karar verdi. De bu kararı benim otuzumu geçip, metabolizmamı yavaslatttigim zamanda neden veriyorsunuz? ( ben az önce otuzumu geçip mı dedim) Ayıp değil mı? Zaten geçici bir süre için kickboks derslerime de ara vermek zorunda kaldım. Eve kum torbası alıp onda çalışayım en iyisi. Ulan böyle zamanlarda bır sevgilim olmadığına çok hayiflaniyorum. Bır de perde takmak gerekince. Benim evin tavanı biraz yüksek de... Gerçi sanırım bu konuda bır merdiven, ne istediğini bilmediği için beni kivrandiran erkek milletinden daha faydalı olacaktır. Hem iniş çıkışlar konusunda da basacağım yeri bilirim. Vay be, ne metafor yaptım ama. Altı üstü perde takılacak. Balkon camına. Mutfağa takmam daha dogrusu birine taktirmam aylar aldı bakalım balkona yaz gelmeden takabilecek miyiz? Aslında çok umudum vardı birilerinden (pek cok konuda) ama o perde takmak yerine perdeyi yıkıp geçmeyi tercih etti. Yıktı perdeyi eyledi viran, biz de cikalim kerevetine.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder