3 Şubat 2012 Cuma

AYILANA GAZOZ



Sevgili Blog ,

Çok acayip şeyler oldu.

Aman yok be, öyle acayip şeyler falan olmadı, ilgini çekeyim diye öyle başladım. Olanların arasında acayip olan şeylerden biri benim yıllar sonra yeniden bayılmam. En son lisede bayılmıştım. Tipik ergen durumlarında olduğum için aynaya bakıp bakıp “çok şişkoyum ben yeaaa” nidalarıyla kendime hayatı zehir ediyordum. Sonra diyet yapmaya karar verdim ama 15 yaşında ki beynim ölüm orucu ile diyet arasında ki farkı bilmediği için üçüncü gün mutfakta salata yaparken elimi kesmem neticesinde bayıldım. Annem de benimle beraber mutfaktaydı o sırada ve doğal olarak kadın panik oldu. Ben kadına dönüp “anne ya elimi kesmişifriğlgfkhgjn….” deyip cümleyi tamamlayamadan zemine yığılınca, ne yapsın? Son hatırladığım annemin beni kollarımdan sürükleyerek salona taşıdığı. Sonra beni bir kanepeye atıp, Türkiye sınırları içerisinde her bayılana yapılanı yapıp elimi yüzümü kolonyaya buladı. Hayır, tamam iyi geldi ve ben gözlerimi açtım ama annem durması gereken yeri bilmediği için bu seferde kolonya yüzünden fenalaşıp geri bayıldım. Ciddiyim ya! Sonra olay babama da intikal edince benim diyet hayatım o gün sona erdi. Zaten babama kalsa benim 55 kilodan aşağı olmamam lazım. Sanki beni ağırlığımca altına satacak Allahım ya! Boyum 1,60 benim, bir düşünün neye benzerim.
Neyse işte bundan yıllar sonra ilk defa dün sabah bayıldım. Hiç hoş bir duygu değilmiş. Öyle gözler kararıyor, zemin ayağının altından kayıyor falan, sonra hop, yerdeyiz. Bir de midem bulanıyor ki anlatılmaz. Ama o anasını sattığımın otokontrolü orada bile devrede. Bilincim kapanmasın diye telkinde bulunuyor bana: bayılma, bayılma, uyuma layn! Ya bir bırak da gideyim ama di mi? Tansiyon düşmüş bilmem kaça sen hala “dur gitme”. Oldu! Ertesi gün de kendimi yataktan kaldıramadım. Nasıl değil baya. Saatin alarmı çaldı, gözlerimi açtım ama nafile, vücut kıpırdamıyor. Külçe olmuş yatıyor. Biz de ne yapalım, onunla beraber kaldık. Ben en son o çakma Fransız yüzünden böyle yataklara serilmiştim. “Güneş gözlüğü”; üstüne alınabilirsin, izin verdim. Sıkışan vücut hücrelerimin bir kısmının müsebbibi sensin çünkü.
Kendini bu kadar sıkarsan olacağı budur zaten. Hiçbir şeyi takmasam ne kadar kolay olurdu hayat. Ha bir de öyle manyak gibi kartopu oynamasam da olurdu. Bünye doğal olarak kendini sapıttı. Eğil kalk, zıpla hopla. Kickboks yapan bir bünye de olsa bu kadar harekete alışık değil arkadaşım. Ayrıca eldivensiz oynamaktan ellerimi hissetmeyecek kıvama getirmem de çok zekice sayılmazdı sanırım. Gördüğünüz gibi zeka kıvılcımlarımdan yangın çıksa yeridir. Yani işte öyle… Bir daha bayılırsam bunu bir işaret olarak alacağım artık. Ne işareti bilemem ama işaret işte. Mistik bir şeyler falan. Mesela. Ya çok sıkıcısınız ama…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder