Merhaba Fatma hanım,
Bir kadının bir kadına yazabileceği kadar resmi yazmaya çalışacağım makamınıza istinaden. Son zamanlarda artan ve nihayet bunu yaşayan kadınlar dışında kalanları da kaygılandıran şiddet olayları ile ilgili size söylemek istediğim onlarca şey varken birden, yazmak yani söylemek istediklerim başlık değiştiriverdi. Zaten bu ülkede bir başlığın bir saatten fazla bile gündemde kalabilmesi mucizedir, siz de bilirsiniz.
Mardin’ de bundan aylar ve hatta yıllar önce başlayan N.Ç. nin cinsel taciz -ki aslında tecavüzdür- davasında gelinen nokta, sadece kadınlar değil; bu dünyada adalet kavramının varlığına inanan herkes için bir soru işaretidir. Bugüne kadar ki pek çok tecavüz davasında kurbanın üzerinde ki kıyafetten olayın olduğu saate ve yere, sanığın kurbana yakınlık derecesinden kurbanın yaşına kadar her türlü ayrıntı etken kabul edilip, cezai indirim sebebi yapıldı. Ayrıntı diyorum çünkü tecavüz gibi bir suçu haklı çıkarabilecek bir nokta gerçekten var mıdır? Adalet organlarının ve yasaların koruması gereken kurban değil de aslında suçlu mudur? Elbette ki haksız yargılanmalar, sebepsiz yere mahkumiyetler ve suçsuzken tutuklanmalarla dolu bir adalet sisteminde sanığı yargılarken her türlü konuyu açıklığa kavuşturmaya çalışmak olması gerekendir. Ancak suçluluğu ispatlanmış bir sanık -ki artık suçludur- için yaptığını yani tecavüzü haklı çıkarmaya çalışmak nedir? Fiziksel etkisi bir yana ruhsal mağduriyeti neredeyse bir ömür boyu sürecek olan suçu mazur göstermeye çalışmak nedir? Kurbanı tüm bu yaşadıklarının yanında birde başına gelenin aslında kendi suçu olduğuna inandırmak nasıl bir adalettir?
En son yapılan HSYK toplantısında hakim ve savcıların tecavüz kurbanlarını tecavüzcüleri ile evlendirerek iş yükünü azaltma önerilerini okurken bunun bir tür ironi ya da bir tür kinaye olduğunu düşündüm. Ama bizim ülkemizde tecavüzün neredeyse suçtan sayılmadığını, hep kurbanın “ayartması”, yanlış zamanda yanlış yerde olması, “müsait olması” ve hatta tabiri mazur görün ama “kuyruk sallaması” üzerinde durulduğunu hatırlayınca o kadar da şaşırmamam gerektiğini fark ettim. Toplum bilincini ya da tecavüze bakışını, kurbana yaklaşımını, suçluyu neredeyse anlayıp korumaya çalışmamızı değiştirmek zaman, çaba ve sabır gerektiriyor biliyorum. Televizyonda işlenen bir tecavüz sahnesini bile ağızlarından sular akarak, sanki eğlencelik bir haber ya da bir tür fanteziymiş gibi günlerce çevire çevire yayınlayıp insanın midesini bulandıran görsel medyanın da bu konuda en ufak bir yardımı olacağına inanmıyorum. Tüm bunlara rağmen neden size yazıyorum? Çünkü bütün bu şiddet çemberinin içinde, kadın, erkek ya da çocuk, bu suça maruz kalan her kimse konuşmaya, anlatmaya cesaret bulsun, birilerinin onu değil; bunu ona yargılayacağını bilsin diye yardım edebilirsiniz diye umduğum için yazıyorum.
Yaşanan örneklere ve bu örneklere verilen tepkilere, alınan kararlara bakarak yaşadıklarını sineye çekmenin daha kolay ve acısız olacağına inanmasınlar, haklarını arayabilsinler, seslerini çıkarıp bunu yapanı bağırabilsinler diye. Sonuçlarından kendilerinin değil suçluların zarar göreceğini bilsinler, adalete ya da polise güvensizliklerinden kendi kendilerine eziyet etmeye devam etmesinler diye. Siz Fatma Şahin, bir kadın, bir anne ve bir bakan olduğunuz için ve ben de bir kadın olduğum, bu ülkede yaşadığım ve artık bunlara katlanamadığım, kabullenemediğim için yazıyorum.
Ve bu ülkede yaşayan kadınların artık kendilerine yapılacak herhangi bir şiddet karşısında önce kendilerini suçlamalarını istemediğim ve kimsenin de önce onları suçlamasını istemediğim için yazıyorum. Medyasından polisine, savcısından hakimine kimse ellerini ovuşturup kurbanın üzerine çullanmayı yani işin kolayına kaçmayı seçmesin; herkes ortada ki suçun ağırlığını kabul edip ona göre davransın ve adalet sağlansın istediğim için yazıyorum.
Saygılarımla
Bir kadının bir kadına yazabileceği kadar resmi yazmaya çalışacağım makamınıza istinaden. Son zamanlarda artan ve nihayet bunu yaşayan kadınlar dışında kalanları da kaygılandıran şiddet olayları ile ilgili size söylemek istediğim onlarca şey varken birden, yazmak yani söylemek istediklerim başlık değiştiriverdi. Zaten bu ülkede bir başlığın bir saatten fazla bile gündemde kalabilmesi mucizedir, siz de bilirsiniz.
Mardin’ de bundan aylar ve hatta yıllar önce başlayan N.Ç. nin cinsel taciz -ki aslında tecavüzdür- davasında gelinen nokta, sadece kadınlar değil; bu dünyada adalet kavramının varlığına inanan herkes için bir soru işaretidir. Bugüne kadar ki pek çok tecavüz davasında kurbanın üzerinde ki kıyafetten olayın olduğu saate ve yere, sanığın kurbana yakınlık derecesinden kurbanın yaşına kadar her türlü ayrıntı etken kabul edilip, cezai indirim sebebi yapıldı. Ayrıntı diyorum çünkü tecavüz gibi bir suçu haklı çıkarabilecek bir nokta gerçekten var mıdır? Adalet organlarının ve yasaların koruması gereken kurban değil de aslında suçlu mudur? Elbette ki haksız yargılanmalar, sebepsiz yere mahkumiyetler ve suçsuzken tutuklanmalarla dolu bir adalet sisteminde sanığı yargılarken her türlü konuyu açıklığa kavuşturmaya çalışmak olması gerekendir. Ancak suçluluğu ispatlanmış bir sanık -ki artık suçludur- için yaptığını yani tecavüzü haklı çıkarmaya çalışmak nedir? Fiziksel etkisi bir yana ruhsal mağduriyeti neredeyse bir ömür boyu sürecek olan suçu mazur göstermeye çalışmak nedir? Kurbanı tüm bu yaşadıklarının yanında birde başına gelenin aslında kendi suçu olduğuna inandırmak nasıl bir adalettir?
En son yapılan HSYK toplantısında hakim ve savcıların tecavüz kurbanlarını tecavüzcüleri ile evlendirerek iş yükünü azaltma önerilerini okurken bunun bir tür ironi ya da bir tür kinaye olduğunu düşündüm. Ama bizim ülkemizde tecavüzün neredeyse suçtan sayılmadığını, hep kurbanın “ayartması”, yanlış zamanda yanlış yerde olması, “müsait olması” ve hatta tabiri mazur görün ama “kuyruk sallaması” üzerinde durulduğunu hatırlayınca o kadar da şaşırmamam gerektiğini fark ettim. Toplum bilincini ya da tecavüze bakışını, kurbana yaklaşımını, suçluyu neredeyse anlayıp korumaya çalışmamızı değiştirmek zaman, çaba ve sabır gerektiriyor biliyorum. Televizyonda işlenen bir tecavüz sahnesini bile ağızlarından sular akarak, sanki eğlencelik bir haber ya da bir tür fanteziymiş gibi günlerce çevire çevire yayınlayıp insanın midesini bulandıran görsel medyanın da bu konuda en ufak bir yardımı olacağına inanmıyorum. Tüm bunlara rağmen neden size yazıyorum? Çünkü bütün bu şiddet çemberinin içinde, kadın, erkek ya da çocuk, bu suça maruz kalan her kimse konuşmaya, anlatmaya cesaret bulsun, birilerinin onu değil; bunu ona yargılayacağını bilsin diye yardım edebilirsiniz diye umduğum için yazıyorum.
Yaşanan örneklere ve bu örneklere verilen tepkilere, alınan kararlara bakarak yaşadıklarını sineye çekmenin daha kolay ve acısız olacağına inanmasınlar, haklarını arayabilsinler, seslerini çıkarıp bunu yapanı bağırabilsinler diye. Sonuçlarından kendilerinin değil suçluların zarar göreceğini bilsinler, adalete ya da polise güvensizliklerinden kendi kendilerine eziyet etmeye devam etmesinler diye. Siz Fatma Şahin, bir kadın, bir anne ve bir bakan olduğunuz için ve ben de bir kadın olduğum, bu ülkede yaşadığım ve artık bunlara katlanamadığım, kabullenemediğim için yazıyorum.
Ve bu ülkede yaşayan kadınların artık kendilerine yapılacak herhangi bir şiddet karşısında önce kendilerini suçlamalarını istemediğim ve kimsenin de önce onları suçlamasını istemediğim için yazıyorum. Medyasından polisine, savcısından hakimine kimse ellerini ovuşturup kurbanın üzerine çullanmayı yani işin kolayına kaçmayı seçmesin; herkes ortada ki suçun ağırlığını kabul edip ona göre davransın ve adalet sağlansın istediğim için yazıyorum.
Saygılarımla
sayın fatma şahin iyi günler beim adım nejla soyadım sınıkçı size söylemek isteğim şu:biz kalabalık ailede yetişen eşim vefat etmiş ailemin yanına sığınmışım hergün bir kadeşimin yanında kalmaktayım dul maşı alyordum babam bağ-kur lu diye benim duluk maşımı kestiler babaam sağ maşından yararlanmıyorum kardesindende yararlanmıyorum ben duluk maşımım la geçinyordum şimdi ise bir ekmeğe bile muhtacım kardeşlerim ablarım olmasaydı aç kalmıştım lütfen bana yardım ediniz kardeşim gilde kendilerine giçindiremiyorlar ben onlara yük olmuşum gibi oluyor onlara yük olmak istemiyorum bana yardım edrseniz alah razı olsun etmesenizde allah razı olsun ama lütfen sesimi duyun
YanıtlaSilsaygılarımla