16 Kasım 2011 Çarşamba

DUYDUKLARIM, GÖRDÜKLERİM

Bana sırtını dönüp uyuduğunu gördüm. Arkanı dönüp, yürüyüp gittiğini gördüm. Ben bir şey söylerken kafanı çevirdiğini gördüm. Ben bakarken senin gözlerini kaçırmanı gördüm. Elini elimden çektiğini gördüm. Dokunmamak için masanın öbür ucuna oturduğunu gördüm. Salonda ki kanepede uyuduğunu gördüm. Gece gelmeyip arkadaşında kaldığını, haftanın her günü mesaide çalıştığını gördüm.
Kaçmak istediğin halde kaldığını, gitmek istediğin halde durduğunu, bağırmak istediğin halde sustuğunu, vurmak istediğin halde kıpırdamadığını, istemeden elimi tuttuğunu, yalandan dudağımdan öptüğünü gördüm.

İç sesin kulaklarımı tırmalarcasına bağırırken tek kelime dahi etmediğini duydum. Bana beni sevdiğini söylerken bu cümleyi ağzında bir sakız şapırtısı gibi kötü ve çirkin bir şeymiş gibi duydum. Çok yorgunum derken bana beni rahat bırak dediğini duydum. Bir şey yok dediğinde gerçekten yok olduğunu kast ettin, duydum. Odalara girip çıkarken kapıları çarpmanı, çay koyarken çaydanlığı ocağa çarpmanı, yemek tabağını masaya vurmanı duydum. Salonda ki kanepede otururken ikimizin arasında ki ses duvarına inat parmaklarını çıtlatmanı, dizlerinde ellerinle tempo tutmanı, sakalını kaşımanı duydum.

Anasını sattığımın evinde, lanet olasıca bu ilişki için, maalesef onlarca yılımı harcadım! demesende, dedin, duydum.
Kördüm, sağırdım ama benim seçimimdi, ben yaptım. Ne zaman ki sen tamamen sustun ve ben bir şey duymaz oldum; çok gürültü varmış evde, anladım.
Şimdi sessiz sedasız bir evden çıkıp gidebilmek aslında sandığımdan kolaymış, onu gördüm.
Hadi bakalım...

1 yorum: