Aşık insanlarla ilgili bir tespitim var: dünyadan
soyutlanıyorlar. Ciddiyim. Nasıl yani derseniz şu şekilde: dünya yıkılıyor
umurlarında olmuyor.
Japonya’da 8 şiddetinde deprem olmuş, Arap baharı gelmiş-geç(eme)miş, Rusya’da uçak
düşmüş, Suriye sınırında bomba patlamış,
kırk yıllık Esad, Esed olmuş, İmralı diye birisiyle görüşmelere başlanmış, Grup
Yorum elemanları sağır edilmiş, kolu bacağı kırılmış, Kuzey Kore nükleer
denemelerde bulunucam derken küçük ve tatlı bir atom bombası patlatmış, ilaç
firmaları çok para harcadıkları halde bir halta erişemedikleri için Alzheimer
tedavisini aramayı bırakmışlar, kabine revize olmuş, dört bakan değişmiş, Hindistan’da 23 yaşında bir genç kız toplu
tecavüz sonucu ölmüş, Toktamış Ateş vefat etmiş, Müslüm Gürses komadan çıkmış,
Kıvanç Tatlıtuğ ve Azra Akın ayrılmış, Gotye iki tane Grammy kazanmış, Celal ile Ceren
imdb’den 1,7 puan almış, Tarantino western film çekmiş, Jodie Foster sinemayı
bırakmış…….
E? Yüzlerindeki bakışın değişmesi ve bu konulara ilgileri en
fazla 30 saniye; sonra aynen kaldıkları yere geri dönüyorlar. Hacı yatmaz
gibiler; ne kadar eğerseniz eğin, eski yerlerine geliyorlar. İnanılmaz bir
konsantrasyon!
Böyle dediğime bakmayın, ben de öyleymişimdir belki. Etraf kaynarken, dünya yanarken, ülke çalkalanırken benim gündemim sadece "bana neden mail atmadı ya bu sabah" olmuştur zamanında belki. Hiç derdim yokmuş ya da dertsiz başıma dert arıyormuşum gibi, iki kaşın kalkışına takılıp bir koca gece uykusuz kalmışımdır belki.Yani...
Zaten mantık yürütürsek: Aşk, aptallıktır. Aptallık, mutluluktur. Aşk, mutluluktur. Mutlu günler bittiğinde geriye sadece "aptal mıydım ben acaba" sorgusunun kalmasının nedeni de bu temeldir. Yani...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAşk da aptallık aşık olmamak da. Acılar ise aptallıklar arasındaki kısa yolculukları yaptığın otobüslerdir. Onlara binersin bir başka aptallığa götürür seni.
YanıtlaSil