4 Aralık 2012 Salı

KIYAMET ALAMETİ




21 Aralık’ta kopacağı varsayılan ama nedense küçük ve şirin bir Ege kasabası ile Fransa’da bir köyü bunun dışında tutan kıyametle ilgili iki çift lafım var: Bi’ gidin ya!

Bundan bir sene önce de Illuminati, 7 Aralık için sayaç döndürüyordu, hatılatırım.

Şahsen ben, o tarihlerde (eğer bir aksilik çıkmazsa) Bangladeş’te olacağım. Bu da demektir ki bu kıyamet denen zımbırtı koparsa; hayatım iş peşinde sona erecek. Hem de evimden binlerce kilometre ötede. Gönül diyor ki, ne olur ne olmaz, o gece sen önüne gelenle……. otur iki kadeh bir şeyler iç de bari ayık kafayla gitme bu dünyadan. Belki o zaman yapmadıklarımız o kadar koymaz. Aksi takdirde yapmadıklarımdan ötürü pişman olarak öleceğim, yaptıklarımdan değil.

Gerçekten buna inanan insan sayısının birden arttığını bir düşünsenize. Nasıl, şöyle: o zamana kadar tamamen tesadüfen kıyamet alameti gibi bir şeyler olduğunu varsayın. Ne bileyim gökyüzü kızıla boyansın, nehirler yeşile dönsün ya da gökten kurbağa yağsın falan. Kaosu bir hayal edin!

Bir anda tüm insanlık ölüm korkusuyla elinde ne varsa çıkarıp, önünde ne varsa ona saldıracak. Bir kısmı kendini tamamen inandığı din her neyse ona verip; ibadete boğulacak. İçki rekoltesi birkaç günde tükenecek. Seks konusuna girmiyorum bile, Süskind’in Koku romanında ki sahnenin milyonla çarpıldığını düşünün; açık hava pornosu gibi. Her şey ve herkes kontrolden çıkacak. Skandal!

Mayaların takvimi yaparken bir yerde malzeme bitince “yeter da bu kadar zaten, ne o öyle binlerce yıl!” deyip kestirip atmadığı be malum? Zaten tarihe şöyle bir bakarsanız biz insanların konu inanç olunca çok mantıklı davrandığımız söylenemez. Adamın birinin yahut kadının birinin peşine takılıp kıyamet kopmadan kendini öldürenlerden; topluca birilerini öldürenlere, uzaydan gelen yaratıklarca yönetildiğimize inananlardan; bir seri katilin etrafında toplananlara kadar neler neler…

 1970 lerde 900 küsur müridini siyanürle toplu intihara ikna edebilen (ve kendini vurarak intihar eden) Jim Jones ve Halkın Tapınağı Tarikatı, Xenu adında galaktik bir şahsiyet yüzünden acı ve sıkıntılara gark olduğumuzu iddia eden Scientology Tarikatı, bir rivayete göre Amerika’da ki tüm Cumhuriyetçi başkan ve başkan adaylarının da üyesi olduğu alabildiğine elit ve hatta tören alanları devletçe koruma altında olan Bohemian Tarikatı, bir Fransız tarafından yine 1970’lerde (bu yıllardaki kafa neyin kafası bir anlasam) kurulmuş, UFO’lara ve klonlama ile ölümsüzlüğe inanan Real Tarikatı gibi bir dünya tarikat.
Bu tarikatların liderlerinin çoğunun iddiası aynı: kıyamet kopacak ve bir tek biz hayatta kalacağız. Yeni dünyayı biz kuracağız.

Sanırım o yüzden kıyamet kopana kadar toplayabildikleri kadar para toplama ve yatabildikleri kadar adamla/kadınla yatma üzerine bir ritüele sahipler. Ne de olsa bu dünya yok olup yenisi gelince onlar da sıfırlanacak. Oh ne ala!

Tamam, tabi ki Mayalar’ın söylediklerini bir Tom Cruise’un söylediklerinden daha fazla ciddiye alıyorum. Neticede biri milattan önce 2000’lerde Amerika’nın ortasında kurulup bugüne kadar sirayet etmiş bir uygarlıkken;  diğeri motosikletin üzerinden diğer motosikletli adamın tepesine uçan Görevimiz Tehlike ajanı. Kıyas kabul etmez. Ama yine de siz çok takılmayın. Bir şeyi kırk kere söylerseniz olurmuş. İkide bir de çıkıp 21 Aralık’ta kıyamet kopacakmış deyip durmayın! Benim daha yapılacak bir sürü işim var. Daha kuzenle New York’a gideceğiz. Bir rahat durun!

1 yorum:

  1. gitcez kuzen gitcezz hiç mi hiç merak etme.
    Küçük tarikat bilgilendirmeni de beğendim, bilesin. Saygılar..

    YanıtlaSil