12 Mayıs 2014 Pazartesi

DALİ'NİN BIYIKLARI


 
İçki bütün kötülüklerin anasıdır lafının altındaki en önemli maddelerden biri de şudur; içki, bütün aptalca hamlelerin cesaret verenidir. (Ama benim favorim nerdeyse bir dövme, bir duvar yazısı kadar çarpıcı olan: "Sarhoşken söylenen her şey ayıkken düşünülmüştür" cümlesidir) İçki içen adamın elinden telefonunu, araba anahtarını, cüzdanını alacaksın ki ömür boyu sana müteşekkir olsun. En azından ertesi sabah…

Herkes gibi benim de zamanında sabah kalkıp “lan ben onu gerçekten söyledim mi?” ya da “oha yapmamışımdır” demişliğim vardır, doğru. Baş ağrısından ve mide bulantısından daha berbat bir histir bu çünkü ilaçla, limonlu suyla, sodayla falan geçmez.  Eczanelerde bunun için bir ertesi gün hapı yoktur. Gerçi olsa fena olmazmış, şöyle en hafıza sileninden ama yoktur. Kafanızda yarısından çoğu silik olan anlardan bir kolaj yapınca ortaya çıkan resim benim diyen sürrealist ressamınkinden daha gerçek üstüdür. Öyle ki Dali size bıyıklarını burar!

Akşamdan kalma olduğunuz o sabah uyanınca ilk iş siz ne yaparsınız bilmiyorum ama ben geçmiş acı tecrübelerime dayanarak önce çantamı yoklarım: cüzdan var mı, kimlik var mı, banka kartları yerinde mi? Zaten önce çanta var mı… (Ayık kafayla, gündüz vakti çantasını yol kenarı bir kahvecide unutup üzerine 250 km yol gitmiş bir insanla muhatapsınız, lütfen) Eğer tüm bunlar yerindeyse durumu yüzde doksan kurtarmışımdır. Yüzden on mu? Allaha emanet.

Kahvaltıya kalkacak ve hatta üzerine bir de kahvaltı edecek takatiniz varsa ne mutlu, az zararla atlatılmış bir hafta sonu sizi bekliyor demektir. Yoksa bütün bir hafta sonunu o mideyi ve o kafayı toparlamakla geçirirsiniz. (Buradan ecza dünyasının altın buluşu alka seltzer hayranlarına selam olsun). Daha önce yazdıklarımdan da bildiğiniz üzere üzerinize afiyet bende bir Yak bünyesi olduğu için benim toparlanma sürecim baya hızlı oluyor. Baş ağrısı nadir, kusma çok ender, mide biraz problemli, o kadar. Ama pişmanlıklar hepimizde eşit. Yak olup olmamanızın bununla bir ilgisi yok. O kadar da öküz değiliz yani! (Sen uzun boylu arkadaşım, sırıtma, evet sen sakallı olan) İşte bu yeterince duyarsız, umarsız olmayışımız, davranışlarımızı determine edememiş olmamız, içsel olgunluğu belirginleşmiş ve benliğiyle barışık hallerden yoksunluğumuz nedeniyle (vay be!) ertesi sabah “ben ne yaptım” sabahı olabilir. Olmasın. Sabahlar olmasın! Yani böyle olmasın…

İşte bunu bir daha dememek için kendimce yollar buldum; misal telefonu gömmek gibi. Size en son telefonumu bar tuvaletine düşürdüğümü söylersem sanırım gömmek eyleminde ciddi olduğumu anlarsınız. Diğer alternatif ve daha az maliyetli olan yollar ise şunlar: aç karna içki içmemek, tekila içmemek, ikiden fazla içki tipini karıştırmamak (bkz. Rakı+bira+votka), aynı içki içinde yok efendim Mozambik votkası yok efendim Karayipler romu gibi dünyalar varsa o içkiden sadece bir tane içmek, tekila içmemek, asla ama asla bir daha viski içmemek, Long Island içeceksek öncesinde ve hatta sonrasında bir şey içmemiş olmak, tekila içmemek, aslına bakarsan Long Island da içmemek, rakı sofrasında yemeyi ihmal etmemek, tekila içmemek, bira içerken litreden galona geçmemek, bulduğu her shota “a bu ne” edasıyla yaklaşmamak, tekila içmemek, yeni içki görünce şekerlikte hepsinden farklı bayram şekeri bulmuş çocuk gibi saldırmamak, aralarda kendine o günün tarihini sormak, alt dudağı ısırıp his kaybı kontrolü yapmak ve son olarak tekila içmemek.

Şimdi gençler ve benim gibi hala kendini genç sananlar size ödevim şudur: herkes kendi listesini hazırlasın ve bana göndersin. Mail adresi blogda mevcut, bulamazsanız yorum kısmına yazın. Akşamdan kalma olmamak ya da sonradan pişman olacağımız şeyler yapmamak için önlemleriniz nelerdir? Akabinde herkesinkilerden bir derleme yapıp buradan yayınlayacağım, sonra da bunları deneme-yanılma yöntemiyle test edeceğim. O test sonuçlarını da yazarız belki takatimiz kalırsa. Hadi bakalım.

Not: Tüm bunlar bir yana, o gecelerin hepsinden size kalan komik anılarınız, hatırlayınca hep beraber güldükleriniz, sabahında bir an veya daha uzun içinizi burksa da sonunda o da bir anı bazen de bir ders olup kalan durumlarınız size kardır, yanınızda kalsın, aklınızda kalsın, onlarla eğlenmeye onları anmaya devam edin. Bu yazının amacı onlardan geçmek değildir, olayın başka yanına bakıp eğlenmektir unutmayın.

1 yorum: