Benim bir türlü açıklama bulamadığım şeye Emrah Serbes açıklama bulmuş:
"Bir şeyi yanlış anladığımızda, sakladığımız arzularımızın da ipuçlarını veririz. Bir şeyi yanlış anlamaktan ölesiye korkmamızın nedeni bu."
O gece de öyle demiştim ben: "Acaba ben mi yanlış anlıyorum?" , "Aslında bu gerilim yok da ben mi uyduruyorum?"
Hani öyle, buluttan nem kapan bir tip olsam kendi paranoyama verirdim o havayı ama değildim. Bildiğin halis mulis, katıksız bir kütüktüm. Elimden tutup çekilip öpülmedikçe, olana bitene anlam veremeyecek kadar saftım. Türk filmlerinde ki "Ama o aslında çok iyi bir insan ve beni de çok seviyor. Evleneceğiz biz" diye mahallenin bıçkın delikanlısının peşinden gidip ırzı namusu kaptıran, sonra da kötü yola düşen mahalle kızıydım.
Ne zaman ki bu üstte ki yazıyı okudum; anladım. Ah ben var ya ben, o kadar da saf falan değildim. Adım gibi biliyordum o gece olacakları. Ve hatta sonra ki geceleri de. Bile bile durmuştum aslında o kapının önünde. Zaten tahta kapılar, önünde durulsun diye varlar. Çelik kapılara benzemezler. İşte o tahta kapının önünde dururken biliyormuşum, biliyordum ama nasıl ödüm kopmuşsa artık gömmüşüm kafamı kuma. Kopar tabi! Bendeki öd, yamalı bohça. Her seferinde yamıyoruz, başka yerinden kopuyor.
O yazıda geçen "arzulamak" kelimesi, o geceden önce bir anlam ifade etmiyordu bana. Beyaz Dizi romanlarında "arzudan titreyerek birbirine değen bedenler" gibi fazla abartılmış erotik cümlelerde ki yüklemden öte bir yeri yoktu. "Arzudan titrenir mi" yi geçelim ama o anlarsa diye korkudan titrenir, bilirim.Titrerim. Titredim. Benim nasıl titrediğimi ise bilen bilir. Sağlam duracağım derken dizlerde ne kadar bağ varsa yırtan bir insanım ben. Ve buna rağmen duramamış...
Geçen gece de öyle dedim ben: "Acaba ben mi yanlış anlıyorum?", "Aslında ortada bir şey yok da ben mi uyduruyorum?" Herkes söylemiştir ama ben de söyleyeyim; ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Yani var gibiyse vardır. Yok gibiyse yoktur. Kadınlar bilir ve inkar eder; erkek yok gibiyse uzun zamandır yoktur. Ama var gibiyse; kaçma zamanıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder