18 Eylül 2016 Pazar

SMOKİNLİ EZİKBÖCEK


Ekmek almaya gönderilmekten nefret ederdi. Poligon'un oradaki dördüncü (sanırım) evimizin iki apartman ötesinde hemen köşede bir bakkal vardı ama oraya kadar gitmeye bile üşenirdi. Genel olarak üşenirdi zaten. Yıllar sonra İstanbul'da o dubleks evi tuttuğumuzdaki sevinci iki ay sonra "ya ikide bir merdiven inip çıkmak nedir ya?!" ya dönüşmüştü.
Küçükken üzerine ne giyse pijamasının içine sokardı.
Sucuklu kuru fasulyenin önce kuru fasulyesini yer, sucuklarını sona bırakır, onları en son keyifle yavaş yavaş yerdi.
Börek çörek yapılırken kedi gibi mutfakta gezer, çiğ yufkaları toplardı.
Annemin şekerparesine hiç dayanamaz, mutfağa gire-çıka tepsinin yarısını gümletirdi.
Çocukken hiç bağırmaz, ağlamaz, kendi halinde oyun oynar, oyalanırdı. Bunca sene sonra bile hala bir gece yarısı sokaktan eve döndüğümde onu play station başında bulurdum.
Hakkında emin olmadığı bilmediği konularda konuşmaz. Bilmek istediklerini de öğrenir. "Bu çocuk bunu nereden biliyor" dediğim o kadar çok şey bilir ki beni yaşımdan utandırır. Ama iş bildiklerine gelince ukalanın tekidir.
Çok sevse de sevdiğinin gösterdiği kadarı en klişe tabirle buzdağının ucu gibidir.
Hızlıca parlayıverir ama daha alevi renk almadan söner.
Hatalıysa ya da artık sakinleşmişse benden özür dilemesinin yolu saçımı çekmek, sırtıma ya da omzuma vurmak olmadı çekme takmaktır. Bu dışarıdan primitif gözüken hareketler, bizim bildiğimiz, ikimizin de anladığı dildir.
En zor yollardan sınanmış dayanaklılığı, soğukkanlılığı ve desteği benim için hayatımdaki en büyük güvendir.

Artık otuzuna gelmiş bu koca çocuk bundan on beş gün önce evlendi. Kendi gibi güzel başka bir çocukla...

Nasıl oldu ben de bilmiyorum. Bu çocuklar, kendi kendilerine bir ev kurdular. Bol eğlenceli, oynamalı zıplamalı -hem de bir değil- iki düğün organize ettiler. Bütün geleneklerle, pürüzlerle, ıvır zıvırla baş ettiler. Bize sadece işlerin ucundan tutmak kaldı, elimiz yettiğince...

Ailenin en aklı başında üyesi olarak, hepimizden çok ayağı yere basanı olarak, sorumlukların altından kalkacağına inancım sonsuz.

Ve daha önemlisi, ikisini o pistte dans ederken gördüm ki isteyip de birbirlerine uyum sağlayamayacakları bir şey yok.

İki kişi için olandan farklı ve yeni bir hayat başlıyor gözlerimizin önünde. Benimse içim daha rahat artık ve bugün dönerken çantamda bir ev anahtarım daha var...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder