“Benim bir hayalim var” demiş ya adam, o balkondan binlerce insana doğru; o kadar
ciddi ve önemli ve hayati olmasa da benim de bir hayalim var.
Yazmaya başladığım günden beri –ki bu sanırım çocukluğuma
denk geliyor, sekiz-dokuz yaşlarıma- dersem yalan olur ama özellikle son birkaç
zamandır yazdıklarımın birilerine ulaşması fikri beni heyecanlandırıyor. İlk günlerde
ne kadar korkak olduğumu size anlatmıştım zaten. Sonradan bana nereden enjekte
edildiğini bilmediğim bir cesaretle bu bloğu kurdum, yıl 2008.
Şimdi yıl 2013. Neredeyse beş yıl. Bunun ilk iki yılı
toplamda 3 yazı yazdığım için sayılmaz. 2010’dan itibaren sayalım, üç yılda
yüzlerce şey yazmışımdır.
Diye tahmin ediyordum ki öğrendim; 527 sayfalık yazı
yazmışım.
Nasıl mı öğrendim? Çok acayip oldu…
Etrafımdaki insanlar (tabi onlara insan diyebilirsek) bana
bugüne kadar verilmiş en acayip hediyelerden birini verdi: bu blogtaki bütün
yazıları basıp bir kitap haline getirdiler. Baya bildiğiniz kitap ya! Böyle “içindekiler”
kısmı falan var. Hatta kendileri birer New York Times yahut Guardian’dan kitap eleştirmeniymişçesine
kitap eleştirileri bile yazmışlar. Kendimi bir J.K. Rowling (bkz: Harry Potter),
efendim bir E.L. James (bkz: Fifty Shades of Grey) gibi hissettim. Çünkü bir de
imza günü düzenlediler. Hem de afişli falan. Tabi ben önüme o 527 sayfalık
kita(bım)p konulduğunda o kadar afallamış vaziyetteydim ki; ilk imzamı ellerim
zangır zangır titrediği için karalama tadında attım ve tarihe de 7 Mart 1981
yazmaya çalıştım. Sonradan düzelmeye başladım ki böylece sonradan gelenler
biraz daha insan gibi imzalar alabildi benden.
Kırk yıl düşünsem bu tilkilerin kuyruklarının bu kadar
birbirinden uzak olduğunu tahmin edemezdim, beni baya tongaya düşürdüler. Bu tonganın
bu kadar kıymetli olmasının asıl nedeni ise şu (yani yazılarımın bir kağıda
basılı olduğunu görmenin dışında); bana “olabileceğini” gösterdiler. Bana benim
zaman içinde hep acabalarla kafamda kurduğum o hayalin aslında
gerçekleşebileceğini, bir gün bir kapağın üzerinde ismim olabileceğini, her
hayalin gerçekleşme olasılığı olduğunu ve benim boş yere Poylanna tarafından
ısırılmadığımı gösterdiler. İşte bu yüzden bu kadar değerli…
Bir de, sanırım bir şekilde, bu zamana kadar bir şeyleri
doğru yapmış olabileceğimi düşündüm. En azından 32 yaşımda, geri dönüp
baktığımda bir şeyler doğru olmuş olmalı ki bunlar gerçekleşti diyebiliyorum.
Şimdi mi? Bilmiyorum. Ama merak eden herkes için kitabın bir
resmi yukarıda. Kendisine imzalı bir kopya isteyen varsa,
bana ulaşsın. Bedava değil ama cüzi bir miktara. İsteklilerimiz arttıkça bizim de bunu bastırma hevesimiz artıyor.
Bakarsınız kendimize bir sponsor hatta bir yayın evi falan bulur belki bunu gerçek bir
kitap bile yaparız. Belli mi olur…
Not: Bu yazı bütün tilkilere ve çakallara armağan edilmiştir, onlar kendilerini biliyorlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder