Kişinin en büyük savaşı hep kendine karşı ya da kendisiyle. Bundan birkaç gün önce ben bunu zaten
yazmıştım; bütün bu cepheler ve siperler ve kalanlarla ilgili. Batı cephesinde
değişen bir şey yok…
Hayal kırıklıkları kendinizle ilgili olduğunda mı yoksa
etrafınızı hayal kırıklığına uğrattığınızda mı daha zor bilmiyorum. Bilemedim. Ben
poker bilmem ama pişti için bile geçerlidir; elinizde ki kâğıtların iyi
olduğuna ne kadar emin olursanız olun destede hep başka kâğıtlar da vardır.
Ben elimdeki kâğıtları bir araya getirene kadar baya vakit
geçti. Harika bir el değil, biliyorum. Hatta bazı kâğıtların eksikliği çok
belli ama ortalamanın üzerinde sayılabilecek bir el.
Ben çocukken babamın bana söylediği bir şeydi “vasat insan
olmak” . Tüm çabam bunun üzerine kuruldu; vasat, sıradan bir insan olmamak
üzerine. Okurken de yazarken de, yaşarken de, anlatırken de, konuşurken de,
çalışırken de… Başarıp başaramadığım
hala meçhul. Yaşıma başıma bakınca bu meçhullük saçma ve manasız görünse de
öyle. Tatminsizlik de var belki serde ama ben bu yaşa kadar gördüğüm, tanıdığım
benden bir adım bile olsa ileride olan her insan da aynı şeyi hissettim.
Bu ta çocukluktan gelen bir saplantı. Başarısızlıkla ilgili,
yapamamakla ilgili, kendini ispat edememekle ilgili. Bu konuda tutumu sert ve
net ebeveynlerle büyümenin, bir arkadan gelene rol model olduğunun bilincinin
erken semirmesinin sonuçları. Ve ne yazık ki karakterinin de buna yatkın olacak
kadar naif olmasının hikmetiyle, kırılganlıklar renk değiştirerek büyüyor.
Kendime kızgınlığım hep başkalarına olan kızgınlığımı
geçiyor. Çok hızlı yer değiştiriyor odak noktası ve ben işte en çok da o
zamanlarda yoruluyorum.
Polyanna tarafından ısırılmış bir hatun için fazla karamsar
oldu belki bu paragraflar ama ısırık izim bugün sızlamıyor.
yine noldu be elvo?
YanıtlaSil