Göksel, Allah seni bildiği gibi yapsın e mi?
http://www.youtube.com/watch?v=RQj5_aQ8-vo&ob=av2e
Ben biliyordum zaten, bu şarkı iyiye işaret değildi. Ta ilk dinlediğimde demiştim “eyvah” diye; bak haklı çıktım. Döndü dolaştı, bana geldi. Kızım niye yapıyorsun böyle şeyler?
“Ölürsem yalnızlıktan ve senin kötü kalbinden”
miş… Ölecek miyiz bu kalp kırıklıklarından dersin? Bence de ölmeyeceğiz tabi ki. O işin mübalağası ama sanki ölecekmişiz gibi oluyor di mi bazen? Bazen yer yarılsa da ben de içine girsem diyorum. Böylece kimse beni görmez ben de kimseyi görmem. Of nasıl diyorum hem de ama sonra geçiyor. Geçiyor di mi? Geçiyor, geçiyor. Bak geçenlere, geçtiler bile.
Örnek vereyim mi: http://barikaninkuyusu.blogspot.com/2011/08/dagilin-silacim-sen-de-canim-hadi.html
Ve Ağustos başı yazılan 4-5 yazı daha.
Anacım topu topu 6 ay olmuş hakikaten. Sanki çok daha uzun zaman önce yazmışım da üzerinden çok zaman, şey, insan, olay falan filan geçmiş. Yo, hayır. Ama o zaman bıraktığım yerden daha fenasına getirmişim kendimi. Çünkü bu sefer, o zaman yapamadıklarımı da yaptım, zorlamadığım sınırları da zorladım, söyleyemediklerimi de söyledim. Olmaması gereken ne varsa oldu, olması gereken ne varsa da oldu. Ben tonlarca cümle kurdum ve sandım ki…. Eeeh sana da sanmana da diyeceksiniz, deyin bence de. Allahım benim de sanmalarımın da cezasını versin, amin ki veriyor. E bitti, valla bitti bak, değil sınırı dibi gördük. Elimizde kalan; elimizde bir şey de kalmadı valla aslında.
Dilimin sol tarafı şişti sanırım. İlkokuldayken bilgi yarışmasına katılmıştık, tek soruyla kaybedip ikinci olduk. O kadar ağladım ki ağzımın içinde yaralar çıktı. Nasıl psikopat bir çocukmuşum siz düşünün! O zaman da Gökhan diye bir çocuğa aşığım ama çocuğu dövüp sınıfa kilitliyorum. Aşkla ilgili ne varsa elime yüzüme bulaştırmaya da o yaşta başlamışım pehhh! Anlatacağım size bu hikayeyi bir gün, merak etmeyin.
Sanırım onuncu falan tekrarı şarkının şu anda kulağımda. Takıntılı olduğumu düşünmeye başladım. Ama canımı yakmıyor dinlerken artık. Sanırım bir şekilde uyuştum. Bu da ilginç bak, değişik ve yeni bir tedavi yöntemi olabilir. Bi saniye en güzel yerlerinden biri geldi şarkının:
“Sakın gelme istemem
Çok korkuyorum senden
Bu muammalı halden
Çek çıkar elini kalbimden”
Ha evet ne diyordum, tedavi. Ne tedavisi; Su tedavisi. Ah canım Obsesifmakinist’im benim. Dediğin gibi işte aslında, daha doğrusu yazdığın gibi. Küvetin içinde, o suyun altında otururken iyi geliyor. En az iki saatlik bir baş ağrısı -ki sanki beynimde filler tepişiyordu- çektikten sonra zaten tek istediğim kafamı bir kova suyun içine sokmaktı. Keşke yağmur yağsaydı o gün en sağanağından. Eve giren senin gibi olsun! Sen derken… Neyse işte ya…
“Bütün ihtimalleri düşünüyorum
Aklına gelmiyor muyum bilemiyorum”
Şarkı bitti. Yine. Göksel var ya, kırdın ağzımı burnumu iki gündür, aferin. Bu arada klipte güzel olmuş ve bence sen de gittikçe daha güzel bir kadın oluyorsun. Hadi hayırlısı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder