Normal birşeyler yazayım diyeceğim, kanal değiştiriken önünden geçtiğim TNT de Yaşamın Şifreleri diye bir progam var ve alt yazı olarak: "John Travolta ölümsüz mü? Travolta'nın 150 yıllık resimleri bulundu" diye bir şey okudum. Arkadaşım, bu adamlar ne kullanıyorsa bana da söylesinler, bu neyin kafası?
Neyse, konumuz o değil. Onu sonra konuşuruz.
Bu dünyada ki en tehlikeli şey nedir? Hayır hayır onların hiç biri değil. Cevap veriyorum; zamanında regl olamamış kadın. Hamile olma riskinin yarattığı gerilimi geçelim; o benim konum değil. Bilenler anlatsın. Ben ancak psikolojik dış gebelik durumunda falan konuşabilirim belki. Ama öteki kısımlara gelince: strestir, sinirdir, sıkıntıdır, konuşalım tabi. Eskiden bunlar hakkında da çok konuşamazdım ama yaşlandıkça benim sinir katsayımda da oynamalar oldu sanırım. Ki ben pek bi sorunsuz pek bir sakinimdir. Ezikböcek, yıllar sonra kız arkadaşları olacak kadar büyüdüğünde bana demişti "ama sen hiç öyle değildin" diye. Yazık lan çocuğa... Zaten size bir şey diyeyim mi, şu erkek milletine acımaya en yakın hisleri duyduğum durumlar; sevgilisinin, karısının, annesinin, kız kardeşinin, müdürünün, asistanının, temizlikçisinin, lokantada ki garsonun, kısacası etrafında ki herhangi bir kadının regl olduğu dönemde onlarla muhatap olmak zorunda kaldıkları zamanlardır. Hayır, anlamıyorlar durumu; anlamadıkları içinde iyice boka batıyorlar. Bi konuşma, cevap verme değil mi? Dur, dur, ilgisiz davran da demedik, o daha büyük bir felaket. Ve evet kaçışın yok, bu her ay olacak. Yani uğraşma, kasma boşuna, kabul et geç. Bağırır, çağırır geçer. Altı üstü 3-5 gün. İki paket çikolata alırsın, bi sıcak su torbası kaparsın; haneye yüksek puan olarak geçer.
De işte bir de zamanında olamadıysa hatun o zaman yandın. N'apcaz, onla beraber bekleyeceksin sen de. O stresi, şişkinliği atıp kurtulana kadar dinleyeceksin dırdırını. "ya ben bu kıyafetlerin içine sığamıyorum kieee, dana gibi oldum!" cümlesinden hemen sonra şefkat ve anlayışlı bir cümle kuracaksın. Buna karşılık hatun "sen benimle dalga mı geçiyorsun, ben bilmiyor muyum kendimie?" derse, yutkunup "haklısın hayatım" la bitireceksin. Ay ne var, ayda 2-3 gün yapıver, ölmezsin! Zaten tersi bir durumda hayatın zindan olacağı için bu, en iyi yol, kabul edelim.
Hayır, kadınlar bunu kapris yapmak için fırsat olarak görmüyorlar. Önce şunda bir anlaşalım; bir kadın kapris yapacaksa her türlü şart ve konumda yapar (bkz: Lost, ilk sezonda ki Shannon). Buna mı kaldı? Ayrıca isteyerek yapmıyorlar. Valla bak, insanın içinden resmen canavar çıkıyor. Bir tür Doktor Jeykıl-Mistır Hayd durumu. Kendin bile şaşıyorsun böyle, mağazada o anda beğendiğin mavi kazağın M bedeni kalmamış ve S bedeni de dar gelmişse; deneme kabininde oturup ağlıyorsun falan mesela. Ya da izlediğin filmde ki adam, kadını aldatıp yatakta basılınca o anda yanında oturan adama bakıp tam suratının ortasına bir Osmanlı tokadı atmak isteyebiliyorsun.
Uzatmyalım, tamam. Bu yazıyı buraya kadar okuyan erkek varsa zaten hala umut var demektir. Aferin len size, baya baya seviyonuz bizi di mi?
Neyse, konumuz o değil. Onu sonra konuşuruz.
Bu dünyada ki en tehlikeli şey nedir? Hayır hayır onların hiç biri değil. Cevap veriyorum; zamanında regl olamamış kadın. Hamile olma riskinin yarattığı gerilimi geçelim; o benim konum değil. Bilenler anlatsın. Ben ancak psikolojik dış gebelik durumunda falan konuşabilirim belki. Ama öteki kısımlara gelince: strestir, sinirdir, sıkıntıdır, konuşalım tabi. Eskiden bunlar hakkında da çok konuşamazdım ama yaşlandıkça benim sinir katsayımda da oynamalar oldu sanırım. Ki ben pek bi sorunsuz pek bir sakinimdir. Ezikböcek, yıllar sonra kız arkadaşları olacak kadar büyüdüğünde bana demişti "ama sen hiç öyle değildin" diye. Yazık lan çocuğa... Zaten size bir şey diyeyim mi, şu erkek milletine acımaya en yakın hisleri duyduğum durumlar; sevgilisinin, karısının, annesinin, kız kardeşinin, müdürünün, asistanının, temizlikçisinin, lokantada ki garsonun, kısacası etrafında ki herhangi bir kadının regl olduğu dönemde onlarla muhatap olmak zorunda kaldıkları zamanlardır. Hayır, anlamıyorlar durumu; anlamadıkları içinde iyice boka batıyorlar. Bi konuşma, cevap verme değil mi? Dur, dur, ilgisiz davran da demedik, o daha büyük bir felaket. Ve evet kaçışın yok, bu her ay olacak. Yani uğraşma, kasma boşuna, kabul et geç. Bağırır, çağırır geçer. Altı üstü 3-5 gün. İki paket çikolata alırsın, bi sıcak su torbası kaparsın; haneye yüksek puan olarak geçer.
De işte bir de zamanında olamadıysa hatun o zaman yandın. N'apcaz, onla beraber bekleyeceksin sen de. O stresi, şişkinliği atıp kurtulana kadar dinleyeceksin dırdırını. "ya ben bu kıyafetlerin içine sığamıyorum kieee, dana gibi oldum!" cümlesinden hemen sonra şefkat ve anlayışlı bir cümle kuracaksın. Buna karşılık hatun "sen benimle dalga mı geçiyorsun, ben bilmiyor muyum kendimie?" derse, yutkunup "haklısın hayatım" la bitireceksin. Ay ne var, ayda 2-3 gün yapıver, ölmezsin! Zaten tersi bir durumda hayatın zindan olacağı için bu, en iyi yol, kabul edelim.
Hayır, kadınlar bunu kapris yapmak için fırsat olarak görmüyorlar. Önce şunda bir anlaşalım; bir kadın kapris yapacaksa her türlü şart ve konumda yapar (bkz: Lost, ilk sezonda ki Shannon). Buna mı kaldı? Ayrıca isteyerek yapmıyorlar. Valla bak, insanın içinden resmen canavar çıkıyor. Bir tür Doktor Jeykıl-Mistır Hayd durumu. Kendin bile şaşıyorsun böyle, mağazada o anda beğendiğin mavi kazağın M bedeni kalmamış ve S bedeni de dar gelmişse; deneme kabininde oturup ağlıyorsun falan mesela. Ya da izlediğin filmde ki adam, kadını aldatıp yatakta basılınca o anda yanında oturan adama bakıp tam suratının ortasına bir Osmanlı tokadı atmak isteyebiliyorsun.
Uzatmyalım, tamam. Bu yazıyı buraya kadar okuyan erkek varsa zaten hala umut var demektir. Aferin len size, baya baya seviyonuz bizi di mi?
seviyoruz sütkardeş =)
YanıtlaSil