Sevgili Blog,
Hakikaten artık şu evime bir girsem iyi olacak. Bugün, temizlikçim tarafından yüzüncü kere ekildiğim için bunca yolculuktan sonra yarın akşam o evi ben temizleyeceğim. Eskiden de ben temizliyordum, o zaman "ne var" diyeceksiniz. Şu var; birinin temizleme olasılığı vardı ve işte ona dayanarak gözümde büyümüyordu. Ama şimdi, yok. Bana kaldı, ben de kendi başımın çaresine bakmak durumundayım. Her şeyi geçtim aynı gün annemler de geleceği için onlara evin bu haliyle yakalanmak demek; kaldıkları süre boyunca onlardan laf yemek demek olur. Valla içim şişti bir durun hele.
Bu arada ben, notlar almaya devam ettim, ediyorum. Buyrun:
- Hayvanat bahçesi, 37 derece sıcakta gezilmez. Gezilmemeli. Gezmeyin.
- Dört yılın sonunda bir Bengal kaplanı gördüm, o da boylu boyunca yatmış uyuyordu; kıçını değil patisini bile oynatmadı şerefsiz.
- Bu aslanlar hakikaten tembel.
- Her kapısında müze yazan yere elinizde tuz koşmayın. Küçük korku dükkanıydı mübarek.
- Kedi dediğin insanın ayağını yemeye çalışmaz. Manyak ya! Ama tatlı işte.
- Burnumda kocaman bir halka hızma var, alışamadım. Elime, orama, burama takılıyor, korkarım ki burnumu kanadından yırtacağım. Böylece artık sadece büyük değil yırtık da bir burnum olacak.
- Kına iyi güzel de, elden çıkarken o desenler sanki elinize kırmızı keçeli kalemle çizilmiş de sonra yıkanmış gibi duruyor, hoş değil.
- Meksika yemeği yemeye gidip suşi yenmez, ayıp.
- Dünyayı patates kızartması kurtaracak. Çünkü bunca çeşit insanın, her şekilde sevdiği tek şey o.
- Uzun mesafeli ilişkiler yürümez. Yürüyor sandıklarınız çoktan durmuştur siz anlamamışsınızdır. Arada bir camdan bakın "geldik mi" diye.
- Tam on beş gündür Türkçe bir nota dahi duymadım. Demet Akalın yeni albüm yaptı mı?
- Gazap Üzümleri, gazabım olmak üzere. Dokuz saatlik uçuşumun yegane yemeği kendisi.
- Yıllar sonra yeniden Bruce Willis'i görmek güzeldi. Sıçramayın yerinizden, iki dakka Pulp Fiction'a baktık altı üstü. Yok Bruce da Dakka'ya gelmiş, tövbe tövbe...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder