21 Aralık 2011 Çarşamba

SİNİRLİ YAZI



Sevgili Blog,


Allah bana akıl, sana sabır versin diyerek konuya giriyorum, hadi bakalım.

Ulan ben hiçbir şeye sinirlenmem merak etmeyin diye diye sonunda sinir küpü oldum, bu sefer her şeye sinirleniyorum! Ha beni bu hale getirenler utansın, o ayrı. Ama çoğunun beni bu hale getirdiklerinden haberleri bile yok.

Mesela sen, densiz “arkadaşım”, hesapta seni kafama çok takmayacak ve doğal olarak sana sinirlenmeyecektim ama ben de bir yere kadar tutabiliyorum kendimi. Aynı günün sabahı ayrı akşamı ayrı telden çalınca bana da geliyorlar ufak ufak. Sonra kafamda yazıp duruyorum; “neden, niye, ne alaka ya” şeklinde. (bkz: tipik kadın tepkisi)

Hemen arkasından “ay çok kurumsal bi şirkette çalışıyoruz, yaşasın” başlıklı konumuz. Bu şekilde çalışınca her iş bir başkasının onayını ya da imzasını ya da keyfini ya da işte başka bir şeyleri bekler, durur. Sonra da ben böyle saçlarım Medusa'nın kafası gibi havalanmış bir halde söylenerek gezerim.

Bunların dışında aldığım kilolar, veremediğim kilolar, yaptığım rejimler, yapamadığım rejimler, neymiş Haziran’ a kadar kilo verecekmişiz. Gamze var ya, hepsi senin yüzünden. Zaten saçımı da kestirmeyeceğim dedim, valla sinirden gidip yakındır tamamını yeşile boyayacağım! Nereye saldıracağımı sapıtmamak için kendime bir havuz bulmaya karar verdim. Ne alaka demeyin bak bir taşla iki üç başlığı birden sileceğim. Kilolar ve stres, hehey! Yüzeceğim diyorum, havuz bulacağım deyince ne o, sanki inşa mı edeceğim? Yoksa o artık içine girilemeyen yeşil, saten buluzu hayrına bağışlayayım mı? Hayatta olmaz! Sahip olduğuma inandığım yegane şeylerden biri irade, o yüzden direneceğim.

Ve öngörülen senelik seyahat planımıza bakılırsa bu sene Sevgililer Günü’nü Paris’te fuar gezerek, doğum günümü de Şangay’da fuar gezerek geçireceğim. Sevgililer günü beni zaten bağlamaz, bağlamıyor ve eminiz ki o zamana kadar da bağlamayacak, o yüzden o vakitte olunabilecek en korkunç yerde olmamın bir anlamı yok. Amma şu doğum günü meselesi… Geçen sene (okuyanlar hatırlayacaktır, kalanlarda okusun, link de vermeyeceğim, hepsini okuyun bulana kadar nıahahhaah!) olanlardan sonra aslında çok şaşırmamam lazım. Susayım ben en iyisi.

Bu süreçte, bana katlanan, suratımı, lafımı sözümü çekmek zorunda kalan herkesten çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü özür dileriz. Aman bu da geçiyor işte. Acaba ben menopoza falan giriyorum da haberim mi yok? Valla bu işlevsizlikte bu da normaldir. Vücut “ madem öyle, biz kapatıp gidelim” demiş olabilir. Ne diyeyim yani?

1 yorum:

  1. ahahaahahahahah dogum gunune kesinlikle bişi dememen lazım sevgili Barika..
    kapatıp gitme olayına da bayıldım. şimdiye kadar icraate gecmemen şaşırttı.
    sevgiler.. ;)

    YanıtlaSil