Her seferinde ben diyordum ki "ben unutayım ama sen de hatırlatma". Dağınıklığı toplamadan öylece ortasında oturduğun sürece nasıl olacaksa bu. Her seferinde suçu karşıya atmak daha kolaydı çünkü ne de olsa ben unutmak istesem de o "şerefsiz" bana izin vermiyordu. Yalan canım benim, yalan. Unutmak istediğinde karşında ki hep karşında olduğunda bile unutabiliyorsun. Olay sen gerçekten vazgeçene kadar ya da daha doğrusu gerçekten vazgeçmeye karar verene kadar. Karar verene kadar da zaten vazgeç diye elinden geleni yaparlar. Yaptılar. Aman saçmalık işte. Kimsenin bir şeycikler yaptığı yok. Vallahi bak! Bak da kendi gözlerinle gör. Hatta o kadar ki anlatacak bir şey bile yok. Bu sefer ki cümlelerin hepsi noktalı boşluklarla dolu. İstediğiniz gibi tamamlayın işte.
Nasıl olacak da ben yine temizleyeceğim bunca şeyi derken bir sabah uyandım ki, kimsecikler kalmamış. Herkes, herşeylerini almış gitmiş. Geçen gece çok zaman sonra köprüden geçerken çalan şarkıya dikkat ettim, anasını sattığımın radyosu yine aynı şarkıyı çaldı. Sonra kendime baktım ki gülüyorum. Baya baya hem de. Trafik tıkandı, radyo tıkanmadı. Vurdukça vuruyor ama işlemedi bile. Tıpkı aylar sonra barda ki o gece gibi. Masada çakılı kalacağımı zannederdim öncesinde sorsalardı ama ne çakılması ben elimi elinin üzerine bile koydum. Resmen huzurevi rahatlığı geliyor bana bir anda. Bazen de deli cesareti geliyor. Ama onun da sonucu pek iyi olmuyor.
Şimdi sonuca gelelim diyeceğim ama elimizde bir sonuç yok. Gelebileceğimiz tek yer zaten geldiğimiz yer. Sana yüzyüze söylemek isterdim bazı şeyleri ama pardon, sen yüzsüzdün değil mi?
Yok, bu sefer kimse birşey yapmadı kimse merak etmesin. Bu sefer sadece ben "acaba" larımı zorladım, onlarda baya "sağlammış" ki bir hamlede kırıldı. Ayrıca ben artık kimseye soru falan sormak istemiyorum, çok merak eden varsa sorsun ama baştan uyarayım, öyle heyecanlı ve acayip cevaplarım yok. Belki de bazılarına cevabım bile yok. Bu sefer ben gideyim, sen kal; olur mu?
Nasıl olacak da ben yine temizleyeceğim bunca şeyi derken bir sabah uyandım ki, kimsecikler kalmamış. Herkes, herşeylerini almış gitmiş. Geçen gece çok zaman sonra köprüden geçerken çalan şarkıya dikkat ettim, anasını sattığımın radyosu yine aynı şarkıyı çaldı. Sonra kendime baktım ki gülüyorum. Baya baya hem de. Trafik tıkandı, radyo tıkanmadı. Vurdukça vuruyor ama işlemedi bile. Tıpkı aylar sonra barda ki o gece gibi. Masada çakılı kalacağımı zannederdim öncesinde sorsalardı ama ne çakılması ben elimi elinin üzerine bile koydum. Resmen huzurevi rahatlığı geliyor bana bir anda. Bazen de deli cesareti geliyor. Ama onun da sonucu pek iyi olmuyor.
Şimdi sonuca gelelim diyeceğim ama elimizde bir sonuç yok. Gelebileceğimiz tek yer zaten geldiğimiz yer. Sana yüzyüze söylemek isterdim bazı şeyleri ama pardon, sen yüzsüzdün değil mi?
Yok, bu sefer kimse birşey yapmadı kimse merak etmesin. Bu sefer sadece ben "acaba" larımı zorladım, onlarda baya "sağlammış" ki bir hamlede kırıldı. Ayrıca ben artık kimseye soru falan sormak istemiyorum, çok merak eden varsa sorsun ama baştan uyarayım, öyle heyecanlı ve acayip cevaplarım yok. Belki de bazılarına cevabım bile yok. Bu sefer ben gideyim, sen kal; olur mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder