22 Mayıs 2011 Pazar

TERAS MANZARASI



Şu an itibariyle yeni lig şampiyonunu belirlemeye çalıştığı için sokakları bomboş ve sessiz bir pusuda olan sevgili ülkemin, sevgili insanları... Bir de ben çocukken televizyonda Köle İsaura oynarken olurdu bu ıssızlık. Ordu evinde (acaba hangisinde) kaldığımız bir tatil sabahı, o yaz gününün saat 9 unda, gecelikleri, terlikleriyle televizyon odasına (askeri terimler) doluşan kadınların manzarası hiç gitmez gözümün önünden. Rivayete göre bir de Aşk-ı Memnu' nun finalinde soluklar tutulmuş ve sokaklar boşalmış (klişe televizyoncu cümlesi).
Ama bizim konumuz o değil. Hatta bu akşam yemeğinde "ezikböcek" le beraber 3 çeşit yemekle sofra kurmayı başarmamız da değil. Evle ilgili hiç değil! E bu kadar ev hikayesi yeter bir süre değil mi? Hikaye şu:

Bazı insanlar vardır ki hayatınıza bir anda, bir vesileyle giriverirler. Mesela internet... Eskiden bir icq, bir msn gerçeği vardı. Şimdi de feysbuk ve twitter gerçeği var. Bütün bu sosyal paylaşım alanı denen zımbırtıların insanlara seslerini çıkarmak ve onlara her yerde herkese söyleyemediklerini söyleyebilecekleri alan vermek dışında bir görevi de onları tanıştırmak. Alemde onca insanız, alemi bırakın bu şehirde bile milyonlarcayız, ne şekilde bulacağız birbirimizi? Kapısından döndüğümüz metrolar, iskeleden kaçırdığımız vapurlar, bizde önce kalkan masada oturanlar... Kimi, nerede ve ne şekilde ıskaladığımızı nereden bilebiliriz ki? Sonunda bizi keşfedecek yönetmen, yıllardır aradığımız çocukluk aşkımız, ne zamandır yüzüne tükürmek istediğimiz eski patronumuz, ilkokul öğretmenimiz, izini kaybettiğimiz asker arkadaşımız falan filan. Ama işte bu siteler sayesinde bunların bir kısmını buldunuz değil mi? Bulduk. Bizi bulmasını istemediklerimizi dahi bulduk daha doğrusu onlar bizi buldular. Bulunmak ya da bulmak problem olmaktan çıktı; yerini yeni problemler aldı. Bulunamamak ya da kaybolabilmek gibi...
İşte o arada bir de, hiç tanımadığımız insanlar hayatımıza dahil oldu. Bir şekilde hepinizin olmuştur, benim de oldu. Bu blog bana içimdekileri kusabilmemin dışında bir de bunu sağladı. Sanaldan geldiği için kaybolup gidebilir, haklısınız ama kaybolup gitmeler geldikleri yerleden kaynaklanmaz. Daha çok o yolu nasıl ilerlettiğinizle ilgilidir. Yola çıkışımız her zaman sağlıklı olmayabilir. Bazen kavgalarla, kazalarla, kaybolmuş bavullarla, kaçırılmış uçaklarla başlar hikayeler ve ta nerelere gider. İşte o yüzden nereden geldik nereye gidiyoruz da "nasıl gidiyoruz" kısmı önemlidir.
Ben bunları bir gece, bir terastan denizin ışıklarına bakarken düşünmüştüm. O gece tam bu yüzden oradaydım. Paralel bir evrende faklı sonuçlanabilecek zamansız dürtüler dahil, az zamanda tez ve çok cümle kurmuşluğumuz var.Gelecek ne getirir bilinmez ama ayar çekmek gerekmeden devam edebilmek güzel...

1 yorum:

  1. Your style is νеrу unique сomparеԁ to othеr ρeople I've read stuff from. I appreciate you for posting when you've got the opportunіtу, Guеss ӏ will
    just bookmark this blog.

    Heгe is my ωebpаge; SEOPressor V5

    YanıtlaSil