Bir süredir aklımda olup, aynı süredir de bir türlü yazamadığım bir şey vardı; yazayım da kış temizliği olsun.
Ben artık aşık değilim! Valla lan! Çekti gitti benden. Ne zaman, emin değilim, orasını kaçırdım; ama bir sabah uyandığımda göğsümde oturan gergedan yoktu. Ve uyumadan öncelerimle, uyandığım anlarım temizlenmişti. Kafamın içinde dört dönen isimler yoktu. Kimse cirit falan atmıyordu. Bu normalde iyi bir haber benim için. Ama aşk için kötü haber. Burada da tutunamadı.
Bitiyorsa bu, tutunamadığındandır. Ve bende bile tutunamıyorsa bilin ki çok fena kanırtmıştır. Bilin ki gitmeye çok meraklıdır. Gideyim diye baya bir asılmıştır. Yoksa bırakmazdım. Bırakamazdım ki! Senelerce bırakamadım; hem de fare gibi üfleyerek etimi yediği halde. Üç numaraya mı pabuç bırakacaktım? Bırakmayacaktım. Eğer bir akşam yüksek tavanın altında geçmişin hayaletini görmeseydim…
Ben normalde hayaletlere inanmam ama o akşam gördüm. Resmen vücut buldu karşımda. Bir adım geri sıçrayacaktım ama tuttum kendimi. Açıklayamazdım ki gördüğüm şeyi. Ben de sustum, zaten ağzımın ortasına tokat atılmış gibiydi. Susmayıp ne yapacaktım.
Sonra bir daha gördüm o hayaleti. Meydanda bir yerlerde. Açık havada da görünce baya bir korktum. Bana yeniden musallat olamayacak kadar uzaktaydı oysaki. Nasıl gelebilmişti ki bu kadar yakınıma? Neyse ki onu benden başkası görmüyordu, her hayalet gören kişi gibi yalnızdım. Ve doğal olarak bu konuda sessizdim.
Onun sayesinde içimde biriktirdiğim ne varsa uçtu gitti. Öd kesem patladı, ödüm koptu korkudan. Yeniden onunla karşılaşma korkusundan. Sayesinde de her şey o açılan delikten uzay boşluğuna uçtu.
Bin bir gürültüyle çağıl çağıl gelen ve gürül gürül akan bir şeyin nasıl bu kadar sessizce çekip gittiğini ise hiç anlamıyorum. Görememişim bile gidişini. Su dediğin öylece çekilir mi?
Arkasından eski korkular, güvensizlikler, bahaneler saklandıkları yerden kafalarını uzatmaya başlıyorlar. Farkındayım. Azıcık yüz versem çıkacaklar. Ama yok, artık yerim yok onlara. Bir de onlarla uğraşamam. Zaten zor topladım ortalığı, gelmeleriyle dağıtmaları bir oluyor.
Şimdi yaz bitti kış geliyor. Siz bana kasvet masvet, karanlık, soğuk diyeceksiniz. Bense size temiz ve serin sabahlara uyanılan yorgan altı deliksiz uykular diyeceğim. Hadi bakalım, galiba daha güzel bir kış geçireceğiz.
Aşk hiçbir yere gitmemiştir, orada duruyordur da kendisine lâyık birini görünce yüzünü gösterecektir bence. Aşk onun değerini bilmeyen biri yüzünden çekip gitmeyecek kadar köklüdür. En azından ben öyle olduğuna inanmak istiyorum :-)
YanıtlaSilYok, tam tersi aşk, onun değerini bilmeyenler yüzünden çekip gidiyor. Ben de artık kolundan asılmıyorum "Allanı seversen kal" diye. Hayırlısı diyelim... :))
YanıtlaSilne sevimli bir "aşk bitti" anlatımı bu böyle, elinize sağlık :)
YanıtlaSil