26 Nisan 2012 Perşembe

KARPUZDAN BAHAR




Sevgili bahar,
Sana bu satırları ışık hızıyla aramızdan geçip gideceğini bilmenin bilinciyle yazıyorum. Sen ki; her sene tam biz “ah ne güzel, geldi sonunda” diye sevinirken sevincimizi kursağımızda bırakıp kaşla göz arasında kaybolursun. Neden? Nereye ne yetiştiriyorsun? İki dakika bir dur, bir soluklan. Beraber biraz vakit geçirelim. Nerde? Varsa yoksa kaçmalar, göçmeler. Şu, koltuğun ucuna oturan yeni gelin gibi her an kaçıp gidecek halin beni delirtiyor! Neden güzel şeyler hep kısa ömürlü olur? (bkz: klişe arabesk cümleler)Ne var şöyle en azından bir iki ay takılsan. Direkt yaza bağlamasak. Ceket giymenin, akşamları omzumuza ince hırkalar almanın, hafif bir esintiyle uyanmanın keyfini sürsek. Bir yerden bir yere yürümek eziyet değil, keyif olsa. Terlemeden, bunalmadan iş yapabilsek. Sana bunları neden mi yazıyorum; çünkü dün akşam eve giderken her yer buram buram çiçek kokuyordu.

Ben şans eseri İstanbul’un birkaç güzel semtinden birinde yaşıyorum. Çok yüksek olmayan evler, ağaçlar, çiçekler hatta sabahları kuş sesleri falan. Gerçi o martı olacak uçan ineklerin (İzmir’den gelen biri için İstanbul’da ki martılar uçan inektir! Bizde martı dediğin, kuştur. Bunlar ne bilemedim. İlk gelişimde vapurda simit atmak istedim ama üzerime doğru uçan o manda kadar martılardan o kadar korkmuştum ki; elimde ki simidi bütün halinde üstlerine atıp içeri kaçmıştım) kahkahaları asabımı bozmuyor değil. Sabah sabah o kadar gülecek şeyi nereden buluyorlar anlamadım.

İşte benim mahalleye bahar geldi. Yemyeşil ağaçlarla, açan çiçeklerle geldi. Her yanda hanımeli kokusu var ya da bana her şey hanımeli gibi kokuyor. Yürürken durdum, havayı kokladım ve içime manasız bir huzur, yüzüme de anlamsız bir gülümseme geldi. Sonra bir baktım manav amca arabayı çekmiş sokağın kenarına. Çilek, karpuz, kavun. Ha o çilekler dün de belirttiğimiz üzere iki saatte çöp oluyor ama görüntüleri o kadar iştah açıcı ki. Hele de karpuzlar… Ah zamanı geliyor işte. Artık akşam yemekleri buz gibi kan kırmızı karpuz, beyaz peynir belki yanında bir dilim ekmek. Valla ağzım sulandı ya. Zaten karpuza dayanamam.

Demem o ki bahar kardeş, biz seni sevdik; sen de bizi sev. Bari biraz sev. Cem Karaca abimizin te böğrümüzü delerek söylediği gibi “sen de başını alıp gitme ne olur, ne olur tut ellerimi”

2 yorum:

  1. Bahar senin sözünü dinlemezse iyidir.. Yoksa burnum diyorum Sevgili Barika.. Koparacagim ve sen Bana bir burun almak zorunda kalacaksın.
    Saygılar..

    YanıtlaSil
  2. bende ki burun ikimize de yeter. ehiehiehi :)

    YanıtlaSil