Çeneni tutmayı öğrenmelisin Ada, öğrenmelisin. Yoksa daha
çok konuşur, daha çok yorulsun. Onca laf, söz, kelime, cümle, edat, zamir; sen
kullandıkça sana anlamlı gelen o cümleler karşı taraf için giderek
anlamsızlaşıyor. Seni dinlemek istemeyenler için sözcüklerini harcamamalısın.
Kendini tatmin etmek, vicdanını ya da içinde konuşan o her ne ise onu susturmak
için bu kadar çok konuşmamalısın.
Dün akşam sana baktım, o masada, o sandalyede otururken.
Canhıraş bir şekilde elle tutulur bir dünyanın resmini çizmeye çalışırken.
Çizme Ada! Herkesin dünyası kendine. Bırak herkes kendi dünyasını kendi çizsin.
Sen renklerini böyle ulu orta harcama artık. Zifir siyah olmak isteyen, bırak
siyah kalsın. Üzerine attığın sarı, renk katmıyor aksine iğreti duruyor onlarda.
Herkes, hepimiz cürmümüz kadar yer kaplıyoruz. O yüzden dar
alanda paslaşandan çok, yerini geniş tutandan kork. Çünkü yerini genişletmek
için çok şeyin üzerinden geçmiştir.
Teraziler, kefelerdeki ağırlıklar değiştikçe oynar yerinden.
Ama mantık hep aynı; çok verirsen çok inersin. Demem o ki, o ağırlıklar cebinde
kalsın bir dahaki sefere ve kefe yukarıda. Seni yerinden oynatmak çok zor olsun
bir dahaki sefere. Kımıldama, kıpırdama Ada…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder