29 Ekim 2015 Perşembe

NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR...



Benim doğup büyüdüğüm sahil kasabası Filyos'ta bir top sahamız vardı (O nedir acaba diyen '95 ve sonrası doğumlu embriyolar için açıklayalım: toprak futbol sahası). Bütün bayramların kutlamaları orada yapılırdı: 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs. Annem öğretmen babam asker olduğu için her kutlamada yer almak boynumuzun borcuydu. Ama ne annemin ne de babamın bir kere bile bir kutlama için "öf" dediğini duymadım. En fazla annemin giyeceği döpiyesin rengi ile ayakkabısının uyumu konusunda ya da yağmur yağması ihtimali üzerine endişelenilirdi. Her daim iki dirhem bir çekirdek giyinilir, saçlar özenle yapılır, babam beyaz denizci üniformasını jilet gibi ütülerdi.

Kim şiir okuyacaksa bizim okulda; onunda saçları özenle yapılır (annem de benim saçlarımı, saç diplerim enseme gelene kadar gererek toplar; üzerine de kocaman beyaz bir kurdele takardı), önlüğü ütülenir, kürsüde titreyen sesi görmezden gelinir, şiirini bitirdiğinde ne olursa olsun alkışlanırdı.
Her sınıf, şıkır şıkır döpiyesleri, topuklu ayakkabıları ve -ne yazık ki- permalı saçları ile başı çeken öğretmenlerinin arkasında yürüyerek tribünlerin önünden geçerdi. Küçük bir kasaba olduğu ve sadece iki ilkokulumuz ve bir ortaokul-lise karmamız olduğu için, top sahasının tribünlerindeki herkes birbirini ve yürüyen tüm çocukları tanırdı. O geçen sürüsüne bereket çocuğun içinde bazıları ellerinde dövizler (yine yaşı genç olanlar için açıklayalım: üzerine mesaj ya da özlü sözler yazılan kartonlar) taşıyarak günün anlam ve önemini anlatırlardı.

Kasabanın çıkışında bir askeri tesis olduğu için her bayram akşamı, askerler meşaleler ile fener alayı yapardı. Öyle yalancıktan değil, kocaman ateşli meşaleler vardı ellerinde... Ben çok severdim izlemeyi.

Bütün bu gösterileri mi özledim de yazdım, yok, yaş olmuş otuz beş, özlediğim elbet o değil. Ama o gösteriler zamanı hissettiklerimi özlemiş olabilirim. Eğlenceydi benim için; rengarenk elbiseler, halk oyunları, fener alayları...

Aklıma gelmezdi o zamanlar bir gün bütün bu bayramların üzerine nasıl kavgalar edeceğimiz... Bıraktım eğlencesini, bu kutlamaları yapmayı; orada olmanın bile bazılarına nasıl "zor" geleceği. Gitmemek, gidilmemesi için her şeyi yapacakları. Bayramları bayramlıktan çıkaracakları. Bir kapışma bir kavga haline geleceği. Daha da fenası kendi intikamları için bizim bayramlarımızı kundaklayacakları aklıma gelmezdi...

Cumhuriyet Bayramı'nız kutlu olsun. Eski günlerin hatırına, yeni günlerin umuduna...

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder