Size çok fena bir haberim var: hani o korkup kaçtığınız, "olmaz zaten lan" diye şans bile vermediğiniz şeyler var ya; hiç bilemeyeceksiniz ne kaçırdığınızı ve bu sizi hayatınız boyunca takip edecek. Yahu bu neden sizi daha fazla korkutmuyor?
Somut acıdan kaçmak için soyut olarak var olan o hayalleri nasıl da baltalıyorsunuz. Belki gerçekten çok acayip, ışıklı, janjanlı bir şeyler olacakken siz bilinmez bir karanlığın devam etmesine izin veriyorsunuz.
Hani ne bileyim belki öperken nefesinizin kesileceği bir dudağı istemem diye itiyorsunuz.
İçinde kendi hayatınıza dair cevaplar bulabileceğiniz bir kitabı sırf çok kalın ya da kapağı çirkin diye elinize dahi almıyorsunuz.
Ya da mesela Fransız sinemasını sevmem diye Angel-a'yı izlemiyorsunuz.
Bak en basiti ben pop dinlemem diye diye Sıla'nın şarkılarındaki sözleri kaçırıyorsunuz.
Hiç korku filmi izlemeden o filmin kalbinizin güp güp atmasını, yerinizden sıçramanızı nasıl sağladığını ve bittiği anda verdiği huzuru bilemezsiniz.
Hiç acılı yemek yemeden dilinizi yaksa bile, daha fazlasını istettiren o iştah kabarmasını bilemezsiniz.
Hiç sarhoş olmadan ne kadar çok gülebileceğinizi ya da ne kadar çok ağlayabileceğinizi bilemezsiniz.
Korkup da yapmadığınız her şey de bir şey kaybediyorsunuz.
Korkup da yanına gitmediğiniz her insan da bir şey hatta birini kaybediyorsunuz.
Bilerek acı çeken mazoşist bir yaratığa dönüşmenizi tabi ki istemem ama asıl, sırf güvende kalasınız, eski yaralarınız tazelenmesin, yeni yaralar açılmasın, her yer düzenli dursun aman dağılmasın diye eksik yaşayan yarım bir insana dönüşmenizi istemem.
Ben eksik kalmasın diye bir çok hata yaptım ama galiba pek çoğunda bugün yine aynısını yapardım.
En azından denizin altını gördüm, bir gece yarısı bir şehirde mahsur kalmayı, kalbim ağzımdan çıkacak sansam da bir adamın karşısında dik durabilmeyi becerdim, canım istedi diye bir diğerini öpmeyi de. Sabahın beşinde tavuklu sandviç yersen zehirlenirsin diye kimsenin söylemesine gerek kalmadı ben saatlerce kusarak öğrendim. Ve en güzel duvar yazılarının en ıssız sokaklarda olduğunu kaybolmadan öğrenemezdim.
Ertesi sabahına kötü uyansam da, geceyi suçlamadım. Çünkü her sabah başka bir zamana uyanıyorsunuz. Yeniden şansınız var. Bir daha deneyin. Korkmayın yahu, ölmezsiniz!
Somut acıdan kaçmak için soyut olarak var olan o hayalleri nasıl da baltalıyorsunuz. Belki gerçekten çok acayip, ışıklı, janjanlı bir şeyler olacakken siz bilinmez bir karanlığın devam etmesine izin veriyorsunuz.
Hani ne bileyim belki öperken nefesinizin kesileceği bir dudağı istemem diye itiyorsunuz.
İçinde kendi hayatınıza dair cevaplar bulabileceğiniz bir kitabı sırf çok kalın ya da kapağı çirkin diye elinize dahi almıyorsunuz.
Ya da mesela Fransız sinemasını sevmem diye Angel-a'yı izlemiyorsunuz.
Bak en basiti ben pop dinlemem diye diye Sıla'nın şarkılarındaki sözleri kaçırıyorsunuz.
Hiç korku filmi izlemeden o filmin kalbinizin güp güp atmasını, yerinizden sıçramanızı nasıl sağladığını ve bittiği anda verdiği huzuru bilemezsiniz.
Hiç acılı yemek yemeden dilinizi yaksa bile, daha fazlasını istettiren o iştah kabarmasını bilemezsiniz.
Hiç sarhoş olmadan ne kadar çok gülebileceğinizi ya da ne kadar çok ağlayabileceğinizi bilemezsiniz.
Korkup da yapmadığınız her şey de bir şey kaybediyorsunuz.
Korkup da yanına gitmediğiniz her insan da bir şey hatta birini kaybediyorsunuz.
Bilerek acı çeken mazoşist bir yaratığa dönüşmenizi tabi ki istemem ama asıl, sırf güvende kalasınız, eski yaralarınız tazelenmesin, yeni yaralar açılmasın, her yer düzenli dursun aman dağılmasın diye eksik yaşayan yarım bir insana dönüşmenizi istemem.
Ben eksik kalmasın diye bir çok hata yaptım ama galiba pek çoğunda bugün yine aynısını yapardım.
En azından denizin altını gördüm, bir gece yarısı bir şehirde mahsur kalmayı, kalbim ağzımdan çıkacak sansam da bir adamın karşısında dik durabilmeyi becerdim, canım istedi diye bir diğerini öpmeyi de. Sabahın beşinde tavuklu sandviç yersen zehirlenirsin diye kimsenin söylemesine gerek kalmadı ben saatlerce kusarak öğrendim. Ve en güzel duvar yazılarının en ıssız sokaklarda olduğunu kaybolmadan öğrenemezdim.
Ertesi sabahına kötü uyansam da, geceyi suçlamadım. Çünkü her sabah başka bir zamana uyanıyorsunuz. Yeniden şansınız var. Bir daha deneyin. Korkmayın yahu, ölmezsiniz!
"Bir daha deneyin. Korkmayın yahu, ölmezsiniz!"
YanıtlaSilMesele şu;
Ölmekten neden korkarız?