İzmir'den İstanbul'a ilk taşındığım zaman en çok gücüme giden şeylerden
biri üzerime ne giydiğime dikkat etmek zorunda kalışım olmuştu.Yıllarca evden
kapıyı çekip çıkarken ne üzerimdeki şortun boyunu ne de tişörtümün askısını
dert etmiştim. Çünkü bana sokakta kimse gözünü dikip bakmazdı. Bunu daha önce
de yazmıştım sanırım. Bundan tek dert yanan ben değilimdir sanıyordum, yani
üzerimdekiler yüzünden yargılayıcı bakışlara mazur kalmaktan şikayeti olan tek
ben değilimdir sanıyordum. Tek değilim evet ama yine de Meral Tamer'in
Milliyet'teki yazısını okuyunca basbaya şaşırdım: http://ekonomi.milliyet.com.tr/bayram-namazina-hastaneye-cenaze/ekonomi/ydetay/1747667/default.htm
Alman Lisesi, ardından İstanbul Üniveristesi Mimarlık mezunu, belki benim
yaşımdan uzun süredir gazeteci olan Meral Tamer gibi bir kadın bile bunu
yazabiliyorsa, hem de ülkenin en çok okunan gazetelerinden birinde; sadece
"yok artık!" diyebilirim. Ki dedim.
Öncelikle şunu belirteyim, kafalar nasıl çalışıyor bilmiyorum ama biz
yıllardır şortu sadece güneşe tepki olarak giyiyoruz! Ülkemiz sınırlarında
belli yörelerde ve mekanlarda şort giyme yasağı varsa da benim haberim yok.
Üstelik bence bunun adap ve muaşeretle de ilgisi yok. Dizinize kadar etek
giymekte, kıçınıza kadar şort giymekte benim gözümde aynı şey. Çünkü ben sizin
aksinize insanların ahlaki değerlerini üzerindekilere göre yargılamıyorum.
Dünya üzerindeki en şekilci toplumlarından biri olduğumuz zaten su
götürmez. Bugüne kadar erkeklerin yüzündeki sakal ve bıyığın şeklinden,
kadınların üzerindeki eteğin boyuna kadar her türlü şekilde etiketlememiz
mevcuttur. Biz "hoşgörü, anlayış ve mümkünse artık somut dertlerimizin
çözümü" diye bağırdıkça "yok illa biz eskisi gibi olacaz, buralarda
takılmaya devam edicez, el isterse uzaya gitsin bize ne" diye diretmek
sizin kendi seçiminiz. Ama şahsen ben böyle konuları hiç umursamıyorum.
Aklı başında herkesin nerede ne giyip giyemeyeceğini bilecek kadar yeteneği
olduğuna da eminim. Koskoca insanlara ne giyeceklerini söylemek baya
saçma...Mesela yazıda "korkulanın" aksine ben hiçbir cenazede şortlu
bir kadın görmedim, korkmasınlar. Camide içki içeni de görmediğim gibi...
Bana göre bir şeylere tepki olsun diye çarşafa dolananın da şeffaf
elbiselerle ortalıkta dolananın da bir farkı yok zaten ama "istediğin şeyi
giyme özgürlüğü" nün üzerine gitmek? O apayrı bir şey. O zaman ikisi de
haklı olur. Ayrıca illa bir şeylere tepki göstereceksek şöyle bir şey düşünebilirim:
Son yıllarda ve hatta son aylarda, kadınların ne yiyip ne içeceğinden tutun
da kaç çocuk doğuracağına, ne zaman doğuracağına, nerede ve nasıl doğuracağına,
kiminle yatıp kalkacağına ya da kimseyle yatıp kalkamayacağına, hamile kalınca
sokağa çıkıp çıkamayacağına, nerede denize gireceğine, kaç yaşında okula
gideceğine, hangi okula gideceğine, hangi yurtta kalacağına, kiminle kalacağına
kadar karışılan bir ortamda en azından üzerine ne giyeceğinden uzak dursak?
Hayır, zaten o da listede ama en azından var olan süreçte buna çanak tutmasak.
Hele de bir kadın olarak artık kösteklerden köstek beğenmekten vazgeçsek?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder