18 Ekim 2010 Pazartesi

KAZA

İnsan hiç mi ders almaz? Hiç mi bir şey öğrenmez? Güvenmekten, inanmaktan hiç mi bıkmaz; hiç mi vazgeçmez? İnsan her seferinde bu kadar az şey görmeyi ve bu kadar az şey duymayı nasıl başarabilir? Nasıl farkedemez insan kaçmak istediği yalanın tam ortasında durduğunu? Ortada yüzlercde kanıt varken, hepsinin üzerine basmayı nasıl başarabilir?

Parmak izi doluydu kapılar, dudak izi doluydu bardaklar, ayak izi doluydu döşemeler. Bir ekiple gelsek, müebbet hapse yetecek kadar delil vardı etrafımda ama ben yok saydım. Üç maymundan da üç maymun oldum. Dümdüz yürümeye devam ettim yolun kenarında olup bitenlere bakmadan. Sadece yürüdüğüm yolu düşünüyordum. Bu yolun eninde sonunda beni bir yere ulaştıracağından o kadar emindim ki, yönümden şüphe dahi etmedim. Duran hiç bir arabaya binmedim, seslenen hiç kimseyi dinlemedim. Devrilen ağaçların üzerinden atladım, yağmurdan, kardan yılmadım, ben yine yürüdüm. Ta ki tam önümde duran ama nedense dibine kadar gelmeden fark edemediğim o duvara tam anlamıyla çarpana kadar. Bazı şeyleri zaten canımız yanmadan öğrenemeyiz ya, işte bende ağzımı burnumu dağıttım bir seferde.

Neresinden toparlayacağımı bilmiyorum dağılanları. Kemik parçaları, et parçaları, dişimi geçirdiğim yerlerden kan çıkıyor hala. Nasıl bir şoktur bu tarif edilemez! Çarpmanın şiddeti, asılamadığım frenlerden ötürü katmerleniyor. Bilseydim, ah önceden görseydim... Etrafından dolanırdım, üzerinden atlardım ama yok, ben bodoslama geçirdim kendimi duvara.

Olur, bekleriz, tedavi ederiz. Sararız sarmalarız yaraları. Kemikler kaynar, etler birleşir, yaralar kapanır ama hep iz kalır. Yüzümün tam ortasında bu iz! Baktıkça göreceksin. Ben de sana her baktığımda yüzümde ki izin yansımasını göreceğim. Nasıl olacak? Nasıl yapacağız? Nasıl olupta aynı gözlerle bakacağız?

Neden hiç uyarmadın beni, neden? Neden izin verdin dümdüz yürümeme? Madem bu kadar değerliydim de ben, neden demedin "gelme" diye? Ya da madem başladık bir kere, madem en baştan izin verdin yürümeme, o zaman neden çekmedin o duvarı önümden? Bu mu senin yol arkadaşlığın? Bu mu senin değer verdiğin yol arkadaşın? Ben miyim? Ben, neyim?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder